Türkiye’de zemin sıvılaşmasının çarpıcı bir örneği, 1999 yılında meydana gelen büyük depremlerde Gölcük bölgesinde gözlemlenmiştir. Uzmanlar, özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde ‘zemin sıvılaşması’ konusunda uyarılarda bulunmakta, dolgu alanlarının ciddi riskler taşıdığını vurgulamaktadır. Doğanın, bu dolgu alanlarını geri alma sürecinin kaçınılmaz olduğunu belirtmektedirler.
Zemin Sıvılaşması Nedir?
Zemin sıvılaşması, zemin yapısının, sarsıntı veya deprem anında taşıma gücünü kaybetmesi durumunu ifade eder. Özellikle eğer zemin, ‘alüvyon’ adı verilen henüz suyunu kaybetmemiş ve diyajenez sürecini (taşlaşma veya taş haline geçme) tamamlamamış bir yapıya sahipse, yer altı suyu seviyesi 0-10 metre arasında bulunuyorsa ve kum ile silt boyutundaki malzemeden oluşuyorsa, bu durum zemin sıvılaşması riski taşımaktadır. Normalde, bu tür zeminlerin üzerinin imara açılmadan önce detaylı jeolojik ve jeoteknik etütlerle değerlendirilmesi gerekmektedir.
Zemin Sıvılaşması Neden Olur?
Zemin sıvılaşması, kohezyonsuz, doymuş veya kısmen doymuş bir toprak yapısının, deprem esnasında yaşanan sallantılar veya gerilme gibi ani değişikliklere karşı gösterdiği tepki sonucunda meydana gelir. Bu durum, zeminin efektif gerilmesinin (kayma mukavemeti) sıfıra düşmesiyle ortaya çıkar. Zemin, deprem sırasında meydana gelen ani gerilmelerle birlikte, normalde katı olan malzemenin sıvı gibi davranmasına sebep olur.
GÜNDEM
16 April 2025EKONOMİ
16 April 2025GENEL
16 April 2025GENEL
16 April 2025GÜNDEM
16 April 2025SPOR
16 April 2025GÜNDEM
16 April 2025