Günümüzde viral enfeksiyonların hızla yayılması, salgınlara dönüşme potansiyeli taşımaktadır. Bu nedenle, bağışıklık sistemimizi güçlendirmek ve sağlıklı beslenmek her zamankinden daha önemli hale gelmiştir. Bunun yanı sıra, küresel ısınmanın neden olduğu iklim değişikliği, aşırı yağışlar ve kuraklıklar gıda arzını ciddi biçimde etkilemektedir. Bu durum, hem gıda güvenliği hem de gıda güvenilirliğini, toplum sağlığı açısından en kritik sorunlardan biri haline getirmektedir. Çünkü bu tür bir sağlık bozulması, ülkelerin ekonomik yüklerini de önemli ölçüde artırmaktadır. Peki, toplum bu sorunların farkında mı?
CEZA CAYDIRICI OLMALI
Sağlıklı beslenme konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla projeler geliştiren Sabri Ülker Vakfı, “Pandemi Sonrası Yeniden Şekillenen Gıda Tüketim Alışkanlıkları Araştırması”nı kamuoyuna sundu. Türkiye’nin dört bir yanında, farklı sosyoekonomik gruplardan 2 bin 400 kişiyle yapılan yüz yüze görüşmeler sonucunda elde edilen veriler, toplumun büyük bir kısmının gıdaların güvenliği konusunda kaygı taşıdığını gözler önüne seriyor. Araştırmaya katılan her üç kişiden biri, bozuk veya hatalı gıdaları nereye şikâyet edeceğini bilmediğini ifade ediyor.
Araştırma, Doğu Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Erol’un liderliğinde gerçekleştirilen, gıda tüketim alışkanlıklarını inceleyen en kapsamlı çalışmalardan biri olarak dikkat çekiyor. Katılımcıların önemli bir bölümü, gıda ürünlerinin geçmişte daha güvenilir ve ulaşılabilir olduğunu düşünüyor. Her 10 katılımcıdan yaklaşık yedisi, gıda kontrolünün yeterince sağlanmadığını belirtiyor. Bu düşüncede olanların %62,7’si, yaptırımların ve cezaların caydırıcı olmamasıyla ilgili olduğunu ifade ediyor. Tüketicilerin %48,3’ü, denetleme için mevzuatta eksiklikler olduğunu düşünürken, %36’sı, denetleyici kurumlarda çalışanların yetkilerinin kısıtlı olduğunu belirtiyor.
Araştırmaya katılanların her 10 kişiden üçü, bozuk veya hatalı bir gıda ürünüyle karşılaştıklarını aktarıyor. Toplumun yarısı, bu tür bir durumda ALO 174 hattının aranabileceğinden haberdar; ancak katılımcıların %31,6’sı, böyle bir hattın varlığından habersiz. Bozuk ve hatalı gıdayı şikâyet etmeyenlerin %62,1’i, uğraşmak istememekten dolayı şikâyet etmemeyi tercih ederken, %51,6’sı sonuç alamama korkusuyla şikâyette bulunmadığını belirtiyor.
GÜVENSİZLİK VAR
Cumhuriyet’e araştırma bulgularını değerlendiren Erol, gıda güvenliği kavramının toplumda tam olarak oturmamasını, bireylerin bu konularda doğru ve güvenilir bilgilere ulaşamamasına bağlıyor. Kamu otoritelerinin yaptığı kontrol ve denetimlerin sonuçlarını toplumla paylaşmasının yanı sıra, gıda güvenliği alanında öne çıkan bilim insanlarının tüketiciyi doğru bilgilerle aydınlatmasının büyük önem taşıdığını vurguluyor. Erol, “Toplumda özellikle gıda güvenliği ve denetimler konusunda endişeli bir hava ve güvensizlik hâkim. Bu noktada gıda güvenliği ve halk sağlığını korumaya yönelik gerekli bütün tedbirlerin alınması ve toplumu bilinçlendirecek çalışmaların yürütülmesi kaçınılmazdır. Gıda güvenliği ve beslenmeye dair sorunların, büyük ekonomik yükler getirebileceği unutulmamalıdır” diyor.
KANSER İLK SIRADA
Araştırmanın bulgularına göre, gıda ile ilişkilendirilen başlıca sağlık sorunları arasında kanser %34,4 ile ilk sırada yer alırken, obezite %25 ile ikinci ve diyabet %19,5 ile üçüncü sırada bulunmaktadır.
GÜNDEM
15 April 2025EKONOMİ
15 April 2025GENEL
15 April 2025GENEL
15 April 2025GÜNDEM
15 April 2025SPOR
15 April 2025GÜNDEM
15 April 2025