Uyku Felci: Deneyimler, Sebepler ve Kültürel Etkiler

Uyku Felci: Deneyimler, Sebepler ve Kültürel Etkiler

ABONE OL
January 22, 2025 21:51
Uyku Felci: Deneyimler, Sebepler ve Kültürel Etkiler
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Uyku Felci: Korkutucu Bir Deneyim

Uyku felcini ilk kez genç bir kızken deneyimlemiştim. O sabah, okula gitmek için uyanmam gereken zamandan birkaç saat önce, gözlerimi açtım. Ancak yatakta dönebilmem bir türlü mümkün olmadı; zira vücudum felç olmuştu. Beynim uyanmıştı ama kaslarım hâlâ derin bir uykudaydı. Yatak odamın duvarları sanki üzerime geliyordu ve bir panik duygusu sarmalamıştı beni. Yaklaşık 15 saniye kadar bu halde kaldım ve sonra felç durumu geçti. O zaman bunun uyku felci olduğunu öğrendim. Bu, bedenin geçici olarak felç olduğu bir durumken, beynin bir kısmı uyanık kalıyor. İlk korkutucu deneyimimin ardından, uyku felci birkaç gecede bir yaşanmaya başlamıştı ve her seferinde daha az korkutucu hale geliyordu. Ancak uyku felci, bazı insanlar için daha ciddi sonuçlar doğurabilir ve bu durumu korkutucu halüsinasyonlarla yaşayabilirler.

24 yaşındaki bir hasta ile yaptığım görüşmede, 18 yaşındayken yaşadığı deneyimi şöyle anlatıyor: “Uyandım ama hareket edemiyordum. Perdemin arkasında saklanan korkutucu bir figür gördüm. Göğsümün üzerine atladı. O an başka bir boyuta girdiğimi düşündüm. En korkuncu ise çığlık atamamamdı.” Kız, yaşadığı halüsinasyonun o kadar canlı ve gerçekçi olduğunu vurguluyor.

Eski ve Yaygın Bir Olgu

Uyku felci sırasında görülen halüsinasyonlar oldukça çeşitlilik gösterebiliyor. Şeytanlar, hayaletler, uzaylılar, tehditkar davetsiz misafirler ve hatta ölmüş yakınların görüntüleri gibi pek çok farklı deneyim yaşanıyor. Bazı insanlar, meleklerin göründüğünü ve dini bir deneyim yaşadıklarını ifade ediyor. Araştırmacılar, bu halüsinasyonların geçmişte Avrupa’daki cadı inançlarını beslemiş olabileceğini ve bazı modern uzaylı kaçırma iddialarının ardında bu durumun yatıyor olabileceğini düşünüyor.

Edebiyat tarihine de bu tür olayların yansıdığı pek çok örnek bulunuyor. Örneğin, Mary Shelley’nin “Frankenstein” romanındaki bir sahneyi yazarken uyku felci deneyiminden esinlendiği iddia ediliyor. Harvard Üniversitesi’nde uyku araştırmaları yapan Baland Jalal, uyku felcinin daha önce göz ardı edilen bir olgu olduğunu, ancak son on yılda artan ilgi ile birlikte daha fazla araştırıldığını belirtiyor. Günümüzde bu durumu inceleyen sınırlı sayıda uzmandan biri olan Jalal, uyku felcinin nedenleri ve etkileri hakkında daha sağlam bir anlayış geliştirmeyi umuyor.

Uyku Felcinin Nedenleri

Uyku felcini deneyimledikten sonra bazı kişiler doğaüstü açıklamalara yönelse de Jalal, bu durumun nedeninin oldukça basit olduğunu ifade ediyor. Uykuda, vücudumuz dört aşamadan geçiyor; son aşama ise hızlı göz hareketi uykusu ya da “REM” olarak adlandırılıyor. Bu aşamada rüya görüyoruz ve beyin, zarar görmememiz için kasları felç ediyor. Ancak bazen, beyin duyusal kısmı REM’den erken çıkarak uyanık hissetmemize neden oluyor. Beynin alt kısmı ise hâlâ REM’dedir ve kasları felç etmeye devam eder.

Jalal, “Beynin duyusal kısmı aktif hale geliyor; zihinsel olarak uyanıyorsunuz ama fiziksel olarak hâlâ felçsiniz” diyor. Ancak bazı kişiler için bu durum daha ciddi sorunlara yol açabilir. Sharpless’ın araştırmaları, uyku felci deneyimleyenlerin yüzde 15 ila yüzde 44’ünün “klinik olarak önemli sıkıntı” yaşadığını ortaya koyuyor. Sorunlar genellikle durumun kendisinden ziyade, uyku felcine verdiğimiz tepkilerden kaynaklanıyor. Hastalar, gün boyunca bir sonraki nöbetin ne zaman geleceği konusunda endişe taşıyorlar. Bu durum, panik ataklara dönüşebilir. En ciddi vakalarda ise uyku felci, narkolepsinin bir işareti olabilir. Narkolepsi, beynin uyku ve uyanma döngülerini düzenlemede zorluk çekmesiyle, kişinin uygun olmayan zamanlarda uykuya dalmasına yol açan daha ciddi bir rahatsızlıktır.

Tedavi

Uyku felcinin tedavisinde en yaygın yaklaşım, hastalara bu durumun nasıl ortaya çıktığını öğretmek ve güvende olduklarına dair güvence vermektir. Bazen meditasyon terapisi gibi yöntemler de kullanılmaktadır. Bu tür terapilerin amacı, hastaların yatağa gitme konusundaki endişelerini azaltmak ve uyku felci sırasında sakin kalmalarını sağlamaktır. Daha ciddi vakalarda ise genellikle depresyon tedavisinde kullanılan ve REM uykusunu baskılayabilen seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar) gibi ilaçlar uygulanabilir. En dramatik ve uzun süreli uyku felci atakları, canlı halüsinasyonlarla birlikte gelenlerdir.

Beyin Kendi Açıklamasını Yaratıyor

Uyku felcinin gerçekleştiği anlarda, beynin motor korteksi vücuda hareket etmesi için sinyaller gönderir. Ancak kaslar felç olduğundan beyin geri bildirim alamaz. Jalal, “Bir uyumsuzluk vardır; benlik parçalanmış, bozulmuştur” diyor. Sonuç olarak, beyin bu durumu açıklamak için kendi hikayesini yaratıyor. Bu nedenle pek çok halüsinasyonda bir varlık göğsünüze oturur ya da vücudunuzu aşağı doğru bastırır. Bu durum, evrimsel bilim insanları arasında insan beyninin bir “hikaye anlatma makinesi” olduğu fikrini güçlendiriyor. Dünyanın büyük bir bölümünün rastgele ve kaotik olduğu gerçeğini kabul etmekte zorluk çekiyoruz; bu yüzden beyin, sıradan olaylara anlam katmaya çalışarak dramatik anlatılar üretiyor.

Londra Üniversitesi Goldsmiths’te anomalistik psikoloji araştırma biriminin başkanı olan Christopher French, on yıl boyunca dünyanın dört bir yanında bu halüsinasyonları yaşayan insanlarla görüşerek ve deneyimlerini kaydederek çalışmalarda bulundu. French, “Ortak temalar var, ancak aynı zamanda büyük miktarda kendine özgülük ve değişkenlik de mevcut” diyor. Halüsinasyonlar, kültürel faktörlerden büyük ölçüde etkileniyor gibi görünüyor. Örneğin, Kanada’nın bir bölgesinde göğsünüzün üzerinde oturan bir “Yaşlı Cadı” tanımı yapılırken, Meksikalılar göğüslerinde yatan bir “ölü adam”dan bahsediyor. Türkler ise gizemli ve hayaletimsi bir varlık olan “Karabasan”ı tarif ediyor; İtalyanlar ise genellikle cadı figürleriyle karşılaşıyor.

Kültürün Yarattığı Korku

Jalal, Danimarka ve Mısır’daki benzer yaş ve cinsiyet dağılımına sahip gönüllüler arasında yaptığı çalışmalarda uyku felcinin ortaya çıkış biçiminde kültürel farklılıklar olduğunu gözlemlemiştir. Mısırlıların uyku felci geçirme olasılığı, Danimarkalılardan çok daha yüksektir (yüzde 25’e kıyasla yüzde 44) ve doğaüstü açıklamalara daha yatkındırlar. Jalal’ın teorisine göre, doğaüstü korkular insanların uyku felcinden daha fazla korkmasına neden oluyor; bu kaygı da zihin ile beden arasındaki yakın ilişkilerin bir göstergesi olarak bu olgunun yaşanma olasılığını artırıyor. “Kaygı ve stres yaşadığınızda, uyku düzeniniz daha parçalı hale gelecektir; bu nedenle uyku felci geçirme olasılığınız artar” diyor. “Diyelim ki büyükanneniz size ‘Yaratık böyle görünüyor, geceleri geliyor ve size saldırıyor’ dedi. Bu korku, aşırı uyanıklığa neden olur ve beyninizin korku merkezleri aşırı tetikte kalır. Sonrasında REM uykusu sırasında ‘Bir şeyler ters gidiyor, hareket edemiyorum, yaratık burada’ hissine kapılabilirsiniz.” Görünen o ki, kültür gerçekten de bu çarpıcı etkiyi yaratabiliyor.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP