Tüberküloz (verem), dünya genelinde en çok ölüme sebep olan hastalıklardan biridir ve ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında yer alan “2030 yılına kadar tüberküloz epidemisini sona erdirmek” hedefi, bu hastalıkla mücadelede önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.
Her yıl 24 Mart, Robert Koch tarafından M. tuberculosis basilinin keşfedildiği gün olarak kutlanmaktadır. Bu tarih, 1882 yılında tüberküloz hastalığının teşhis ve tedavisinde çığır açan bir dönüm noktasıdır. 24 Mart Dünya Tüberküloz Günü‘nün amacı, tüberküloz hastalığı hakkında toplumun ve sağlık çalışanlarının bilinçlendirilmesini sağlamak ve bu hastalığın ciddiyetine dikkat çekmektir.
Verem, “Mycobacterium tuberculosis” adı verilen bir bakterinin neden olduğu enfeksiyon hastalığıdır. Bu bakterinin kaynağı, tedavi edilmeyen veya düzenli tedavi görmeyen aktif akciğer ve gırtlak (larinks) veremidir. Verem, hava yoluyla bulaşan bir hastalık olup, hasta bireylerin öksürmesi veya hapşırması sonucunda ortama yayılan mikropların solunması ile bulaşır. En sık bulaşma, hastaların aile bireyleri ve yakın çalışma arkadaşları arasında gerçekleşmektedir. Tedavi edilmeyen bir verem hastası, yılda ortalama 10-15 kişiye hastalığı bulaştırabilir. Ancak, etkili bir tedavi ile bakteri sayısı kısa sürede azalmakta ve çoğu hastada ortalama 2-3 hafta içinde bulaştırıcılık kaybolmaktadır.
Verem basili, vücuda girdikten sonra sessiz kalabilir. Vücut direnci düştüğünde, bu bakteri çoğalarak hastalığa yol açabilir. HIV/AIDS başta olmak üzere, şeker hastalığı, böbrek hastalığı, bazı kanser türleri, ilaç ve alkol bağımlılığı, sigara kullanımı, madenci hastalığı gibi durumlar, vücut direncini zayıflatmaktadır. Bu nedenle, bebekler ve yaşlılar da verem hastalığına daha yatkın gruplar arasında yer almaktadır.
Verem hastalığı, vücudun birçok organını etkileyebilse de, en sık akciğerlerde (%60-70) görülmektedir. Hastalığın etkilediği diğer organlar arasında akciğer zarı, lenf bezleri, kemikler, böbrekler ve beyin zarları (menenjit) yer almaktadır.
Diğer organları etkileyen verem hastalığında, ilgili organa özgü belirtiler de ortaya çıkabilir (örneğin, lenf bezlerinde büyüme, idrarda kan, eklemlerde şişlik vb.). İki veya üç haftadan uzun süren ve tedaviye yanıt alınamayan öksürük durumunda, verem hastalığından şüphelenmek gerekmektedir. Verem hastalığının tanısı, hastanın belirtileri, röntgen bulguları ve balgamda verem mikrobunun tespit edilmesiyle konulmaktadır.
Tüberküloz (Verem) tedavisinde, ilaçların eksik veya düzensiz kullanımı hastalığın iyileşmesini engellemektedir. Bunun sonucunda hastalık daha zor tedavi edilebilecek bir duruma gelebilir; bu duruma dirençli tüberküloz denir. Ülkemizde dirençli verem hastalarının tedavisi, Ankara Atatürk, İstanbul Yedikule, İstanbul Süreyyapaşa, İzmir Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastaneleri ve bazı üniversite hastanelerinde gerçekleştirilmektedir.
Türkiye’de verem hastalığının görülme sıklığı her yıl yaklaşık %5-7 oranında azalmaktadır. Tüberküloz, erkeklerde kadınlara göre daha sık görülmekte ve çoğunlukla ekonomik olarak üretken yaş grubundaki erişkinleri etkilemektedir.
GÜNDEM
10 gün önceEKONOMİ
10 gün önceGENEL
10 gün önceGENEL
10 gün önceGÜNDEM
11 gün önceSPOR
11 gün önceGÜNDEM
11 gün önce