Tanzanya’da yaşayan çiftçi Emilia Laymond, tarımsal faaliyetlerinin kuraklık nedeniyle ciddi şekilde etkilendiğini ifade ediyor. “Eskiden yılda iki kere ekim yapardık. Ancak artık yağışlar o kadar azaldı ki tek bir hasat bile yapmamız zorlaşıyor” diyor. Vianzi köyünde yaşayan Laymond, kuraklığın tarım ve hayvancılık üzerindeki olumsuz etkilerini gözlemlemiş: “Bu durum hayat pahalılığının artmasına yol açıyor, özellikle bizim gibi tarımdan geçinenler için…”
Tanzanya’nın kırsal kesiminde yaşayanların %80’i gibi, Laymond da elektriğe ulaşmada zorluklar yaşıyor. Ülkenin elektrik ihtiyacının %40’ını hidroelektrik kaynaklardan karşılaması, kuraklığın hem tarıma hem de elektrik üretimine olumsuz etkilerini artırıyor. Ancak Tanzanya, güneş enerjisi açısından oldukça zengin bir ülke. Güneş enerjisi, güvenilir bir elektrik kaynağı olma potansiyeline sahip; fakat bu, büyük yatırımlar gerektiriyor. Ayrıca, tarım arazilerini güneş panelleriyle kaplamak, ekim alanlarının azalmasına neden oluyor. İşte bu noktada, Laymond gibi çiftçilere yardımcı olabilecek bir yöntem ortaya çıkıyor: Agrivoltaik sistemler.
Agrivoltaik sistemlerde, yükseltilmiş güneş panelleri ile birlikte temiz enerji üretilirken, bu panellerin altında tarımsal faaliyetler de sürdürülebiliyor. Güneş panelleri birkaç metre yükseklikte kurulduğunda, altında hayvancılık yapmak mümkün olabiliyor, ayrıca bu paneller yağmur sularını toplamak için de kullanılabiliyor. BBC’ye göre, bu yöntem özellikle kurak dönemlerde, su kaynaklarından su çekmek için yoğun enerji kullanıldığında daha faydalı oluyor. Tanzanya kırsalında yaşayan Hamad Mkopi, “Kuraklık birçok çiftçi için felaket oluyor çünkü elektriğe erişimleri yok” diyor. Elektrik bağlatabilen az sayıda kişi, yüksek elektrik faturaları ile karşı karşıya kalıyor. “Elektrik fiyatları çiftçileri zorluyor. Bu durum bizim için bir yük ve tarım ürünlerinin maliyetini artırıyor” diyor. Mkopi, güneş panelleri alarak ürettiği meyveleri kurutmayı ve böylece daha uzun süre depolayıp daha iyi bir fiyata satmayı umuyor.
ABD merkezli düşünce kuruluşu Brookings Institution’a göre, geleneksel güneş enerjisi üretim yöntemleri, aynı miktarda elektrik üreten doğalgaz veya kömür tesislerine göre 10 kat daha fazla alan gerektiriyor. Bu da tarıma daha az alan bırakıyor ve çiftçileri bu fikre karşı uzaklaştırıyor. Tanzanya’da bir agrivoltaik proje üzerinde çalışan Sheffield Üniversitesi’nden Dr. Randle-Boggis, “Enerjiyi düşük karbon salımı ile üretmeye ihtiyaç duyuyoruz. Ancak gıda üretebilmek için de toprağa ihtiyacımız var. Yani enerji üretimi için gıda üretiminden vazgeçmek, ciddi bir problem” diyor. Bu nedenle, yükseltilmiş güneş panelleri, hem tarım hem de elektrik üretimine olanak sağladığı için diğer yenilenebilir enerji yöntemlerine göre daha az itirazla karşılaşıyor.
Sosyal Fayda ve Sağlık
Vianzi gibi köylerde elektriği daha erişilebilir kılmak, sağlık alanında da önemli iyileşmelere yol açabilir. Tanzanya kırsalında neredeyse herkes yemek yapmak ve ısınmak için odun ve kömür kullanıyor. Agrivoltaik sistemlerin ürettiği enerji, elektrikli ocakların kullanımına imkan tanıyarak, zararlı dumanların solunmasını önleyebilir. Ayrıca, yükseltilmiş güneş panelleri, tarlada uzun süre çalışan çiftçilere ihtiyaç duydukları gölgede dinlenme imkanı sunuyor. Dr. Randle-Boggis, agrivoltaik sistemlerin çiftçilerin iklim değişikliği ile mücadele etmesine destek olabileceğini belirtiyor. Akademik araştırmasının ön sonuçları, panellerin yarattığı gölgenin daha düşük hava sıcaklığına sahip ve toprağın daha nemli kaldığı bir mikro iklim oluşturduğunu gösteriyor. Gölge sayesinde topraktan daha az suyun buharlaşması, çiftçilerin daha az suya ihtiyaç duymasına yol açıyor. Bu durum, özellikle yağışın az ve öngörülemez olduğu dönemlerde büyük bir fark yaratabilir. Dr. Randle-Boggis, “Agrivoltaik yöntemler, su, enerji ve gıda olmak üzere üç alanda kazandırıyor. Bu, güneş enerjisini daha verimli bir şekilde üretmenin bir yolu” diyor ve ekliyor: “Beni en çok heyecanlandıran şey, çiftçilerin geçimlerini iklim değişikliğine karşı dirençli hale getirmesi.”
İklim Değişikliğine Uyum
Şili’de tarımsal üretim için kullanılan su, toplam tüketimin %70’inden fazlasını oluşturuyor. Yenilenebilir enerji projelerinde uzmanlaşan mühendis David Jung, “Gelecek kötü gözüküyor” diyor. Fraunhofer Chile adlı Alman araştırma merkezinde, Şili’nin ilk agrivoltaik tarım projesinde çalışıyor. Son yıllarda birden fazla kuraklık yaşayan Şili’de su tasarrufu, öncelikli bir konu haline geldi. Agrivoltaik sistemler, şimdiden olumlu sonuçlar vermeye başladı. Jung, “En büyük etki kesinlikle gölge sayesinde oluyor. Bu, su kullanım verimliliğini artırıyor” diyor. Geçen yaz, Şili’de damla sulama yöntemi uygulanan bir fesleğen tarlasında yapılan ölçümlerde, agrivoltaik panellerin altındaki toprakların %29 daha nemli olduğu tespit edildi. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre, üç milyardan fazla insan su kıtlığının yüksek veya çok yüksek olduğu kırsal bölgelerde yaşıyor. Bu nedenle, su tasarrufu, dünya genelinde her geçen gün daha da önemli hale geliyor.
Daha İyi Mahsuller
Bugüne kadar yapılan akademik araştırmalar, agrivoltaik sistemlerin hasat miktarına etkisi konusunda çelişkili sonuçlar ortaya koymuştur. Çin’deki Zhejiang Üniversitesi’nden Prof. Yue-Rong Liang, “Hangi türlerin ekileceğine karar vermek en önemlisi” diyor. Yaptığı çalışmalarda, agrivoltaik sistemlerin çay bitkisi üzerindeki etkisinin son derece olumlu olduğunu gözlemlemiş. Prof. Liang, çay bitkisinin agrivoltaik sistemlerin yarattığı gölgeden fayda sağladığını belirtiyor. Çay bitkisi, ışığa toleransı düşük olduğu için, güneş panellerinin yarattığı gölge, ‘güneş yanığı’ riskini azaltıyor. Ayrıca daha kaliteli mahsuller elde ediliyor ve büyüme hızı da artıyor. Ancak, domates ve pamuk gibi bazı bitkiler gölgeden aynı oranda fayda görmeyebilir; bu konuda daha fazla araştırma yapılması gerekiyor.
Pek çok çiftçi, yenilenebilir enerji alternatiflerine yönelmeye başladı. Sivil toplum kuruluşu REN21’e göre, dünya genelinde tarım için kullanılan enerji, 2010 yılında toplam tüketimin %10’unu oluştururken, bu oran 2020’de %15’e ulaştı. Agrivoltaik sistemlerin sayısı son yıllarda önemli ölçüde artmış olmasına rağmen, bu sistemlerin genel olarak yaygınlaştırılması, özellikle gelişmekte olan ülkelerde bazı zorluklarla karşı karşıya. Günümüzde, bu sistemlerin büyük bir kısmı Avrupa, Kuzey Amerika, Japonya ve Güney Kore’de bulunuyor. Bu nedenle, diğer bölgelerde agrivoltaik uzmanlığı açısından bir eksiklik söz konusu. Güneş paneli fiyatları son dönemlerde düşüş göstermiş olsa da, maliyetler hâlâ büyük bir sorun olarak kalıyor. Dr. Randle-Boggis, “En büyük engellerden biri sermayeye erişim” diyor. Tanzanya’da 104 panelden oluşan bir agrivoltaik sistemin maliyeti yaklaşık 40 bin dolar. Bu yüksek başlangıç maliyeti, agrivoltaik sistemleri birçok çiftçi için erişilmez hale getirebilir. Geçmişte tarımsal üretimi korumak amacıyla bu alanlarda güneş paneli kurulumunu yasaklayan bazı ülkeler, agrivoltaik alanındaki gelişmelere uygun olarak mevzuatlarını güncellememiştir. Bu nedenle, bu teknolojinin yayılması için yasal değişiklikler de gerekebilir. Jung, “Aşmamız gereken bazı engeller olsa da, önümüzde muazzam bir potansiyel var” diyor.
GÜNDEM
10 gün önceEKONOMİ
10 gün önceGENEL
10 gün önceGENEL
10 gün önceGÜNDEM
11 gün önceSPOR
11 gün önceGÜNDEM
11 gün önce