‘Suna’ Filmi: Kadınların Mücadeleleri ve Toplumsal Sorunlar

‘Suna’ Filmi: Kadınların Mücadeleleri ve Toplumsal Sorunlar

ABONE OL
January 23, 2025 21:40
‘Suna’ Filmi: Kadınların Mücadeleleri ve Toplumsal Sorunlar
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“Suna” Filminin Derinliklerine Yolculuk

“Suna” filmi, birçok kadının hayatında yaşadığı zorlukları ve mücadeleleri gözler önüne seren bir yapım. İsimler değişse de, ülkemizde kadınların karşılaştığı zorluklar ve zorbalıklar hâlâ devam ediyor. Yardım arayan Suna’lar, toplumumuzda oldukça fazla. Film, kadın sorunları, kadına yönelik şiddet ve evlilik içindeki tacizleri mercek altına alarak, Suna’nın hayat hikâyesini gözler önüne seriyor. Türkiye, İspanya ve Bulgaristan ortak yapımı olan bu filmde, başrolleri Nurcan Eren, Tarık Papuççuoğlu ve Fırat Tanış üstleniyor. Filmin yönetmeni Sezgin ile başrol oyuncusu Papuççuoğlu ile gerçekleştirdiğimiz sohbet, filmin derinliklerine inmemizi sağladı.

  • Filmin Fikri ve Oluşum Süreci Nasıldı?

İlk sinema filmim olan “Kasap Havası” sonrası, yalnız ve yoksul bir kadın hikayesi anlatmaya karar verdim. Kadın olmak zor bir mücadele, ama parasız, kimsesiz ve yoksul bir kadın olmak çok daha zor. Yoksulluk, özgürlüğü kısıtlayarak insanı ailesine ve akrabalarına bağımlı hale getiriyor. Eğer kimsesizseniz, birilerini bulup onların himayesine girmek zorundasınız; bu, insanın başına gelebilecek en korkunç sonlardan biri benim için.

  • Neden Dram Dolu Bir Kadın Karakteri?

Yaratmak istediğim kadın karakter kimsesiz, hasta bakan, evlere temizliğe giden ve hizmetçilik yaptığı evlerde ya da uzak akraba yanında sığıntı gibi yaşamış biriydi. Adını Suna koydum; bahtı kara ama adı güzel. Suna, ellili yaşlarda, çok erken bir evlilik yapmış, ardından ayrılmış ve bir daha da evlenmemiş. Bir aile dostunun oğlu Erol, onun bu savruluşuna tanık olmuş ve Suna’yı dul kayınpederi Veysel ile tanıştırmıştır. Film, Suna’nın uzun bir düşündükten sonra Veysel ile evlenmeye karar vermesiyle başlıyor ve küçük bir kasabaya yerleşmesiyle devam ediyor. Suna, imam nikâhı ile evlendiği Veysel’in evinde yaşamaya ve ona karılık etmeye başlıyor.

Karakterin, tanımadığı bir adamla evlenmesi ve bu durumu daha da zorlaştırmak istemem, onun sevmediği bir adamla aynı yatağa girmekte zorlanmasına neden oldu. Kadınlar, sevmedikleri biriyle olamazlar. Suna ile Veysel’in arasındaki sorun, sıkı bir yatak odası problemi haline geldi. Duvar halısındaki tavus kuşunun dili olsa da anlatacak Suna’nın dertlerini. Ekonomik özgürlüğü olmayan Suna, sevmediği bir adamla evlenmek zorunda kalmış ve onun isteklerini duygusuzca yerine getiren bir kadın hâline dönüşmüştü. Ancak hiç bir zaman karakterinden ödün vermedi; Suna olmaktan vazgeçmedi.

  • Neden Suna? Kadın Bir Karakter Yaratmak Zor Muydu?

Suna, çıkarları uğruna değişmeyen, dilediği gibi yaşamakta ısrar eden, romantik ve biraz da deli dolu bir karakterdir. Evlere ve odalara sıkışmış, istediği hayatı yaşayamayacak durumda olan bireylerin önündeki engelleri yıkmaya çalışan karakterler yazmayı seviyorum. Suna, evlilik üçlemesi olarak adlandırdığım filmlerimin ikincisidir. Mutsuz bir evliliği masaya yatırdım, bunu yaparken de kendi cinsel kimliğimi masaya koymamaya özen gösterdim. Filmi, Suna karakteri tarafından anlatılan bir hikaye olarak inşa ettim; yoksa kadına da erkeğe de eşit mesafeden baktığıma inanıyorum.

  • Üçlemenin İkinci Filmi ve Yüksek Lisans Tezi

Evet, “Suna”, üçlemenin ikinci filmi ve aynı zamanda benim yüksek lisans tezim. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Film Tasarımı Bölümü’nden mezun oldum. “Türkiye Sinemasına Yoksul Kadın Temalı Filmler ve Suna Filminin Anatomisi” başlıklı tezime Google Akademik üzerinden ulaşmak mümkün. Bu tez, Türkiye’de yoksul kadın olmakla başlayıp, Suna filminin fikir ve yaratım sürecinden festival sürecine kadar yaşanan her şeyi detaylarıyla ele alıyor. Üçlemenin son filmi olan “Bir Mart Günü” adlı filmimi yazmakla meşgulüm, yine mutsuz bir evliliği irdeleyecek ve hayatımıza birkaç tutunamayan daha sokacak gibi görünüyor. Film, kadın ve erkek üzerine kurulu olup, ülkemizde yaşanan gerçeklerden uzaklaşmıyor.

  • Filmde Umut Sembolü Can Karakteri

Filmde Suna’ya cinsel obje olarak bakmayan erkek karakter Can, bir entelektüel. Suna ile dostluk kurmayı başaran, onun en zayıf anlarında dahi faydalanmayı düşünmeyen bir sinema yazarı. 2019 yılında kaybettiğimiz değerli arkadaşım Cüneyt Cebenoyan’dan esinlenerek yarattığım ve çok sevdiğim bir karakter. Erkeklere düşman değilim; iyi ve doğru adamların da olduğunu biliyorum. Can, bunun temsilidir.

  • Filmin Ana Teması Nedir?

Filmin ana teması, bir kadının arzulamadığı bir erkekle birlikte yaşamaya mecbur kalmasıdır. Suna, yaşadığı bu zorluklara katlanabilmek için Veysel’den gizli içki içmeye başlar. Zamanla dolapların içi ve divanların altları içki şişeleriyle dolmaya başlar. Kadınların yaşamış olduğu taciz hikâyeleri, ülkemizde erkek egemen bir toplumda var olan sorunların birer yansıması. Her kadın, ister çalışan ister çalışmayan, zengin ya da yoksul olsun, tanıdık tanımadık birçok kadının bir taciz hikâyesi var; bu durum gerçekten çok hazin.

‘Yaşasın Sinema… Yaşasın Bağımsız Sinema’

Tarık Papuççuoğlu, filmde Suna karakterinin eşi Veysel’i canlandırıyor. Papuççuoğlu, canlandırdığı karakterin, toplumumuzda tanıdık bir kötü erkek portresi olduğunu belirtiyor. Onun sözleriyle, “Uzun süre üzerinde çalışılmış ve titizlikle oluşturulmuş bu projeye ben, bazı zorunluluklardan dolayı, son anda ve çok kısa bir sürede katıldım. ‘Suna’, benim 52 yıllık meslek hayatımda yer aldığım ilk ‘bağımsız sinema’ filmi oldu. Bu rolü bana emanet eden, beni bu çok heyecan verici sinema dünyasıyla tanıştıran değerli yönetmenim Çiğdem Sezgin’e şükranlarımı sunuyorum. Pandemi yasaklarının en yoğun yaşandığı dönemde bu projeye katkıda bulunan herkese ayrıca teşekkür ederim. Ben ‘Suna’ filmini, sinema kariyerimdeki ‘ilk film’ olarak değerlendiriyorum.”

  • Sizi Filmde En Çok Etkileyen Hikaye Nedir?

Filmin hikâyesinde beni en çok etkileyen, ülkemizde bitmek bilmeyen kadın sorunlarıyla ilgili çok gerçekçi, samimi ve başarılı mesajlar oldu. Titizlikle yazılan senaryo, ete kemiğe büründükçe daha da heyecan verici bir hale geldi benim için.

  • Canlandırdığınız Karakteri Bizlere Tanıtır Mısınız?

Filmde canlandırdığım karakter, gerçek ve inandırıcı bir “erkek”. Kötü niyetli, şiddete eğilimli veya egoist biri değil. Kendi yaşadığı çevrenin alışkanlıkları, toplumsal değerleri ve mahalle baskıları ile karşısındaki kadına, farkında olmadan bir nevi eziyet eden biri. Filmde net bir şekilde altı çizilen de bu durumdur.

  • Ülkemizde Yaşanan Kadın Sorunları Hakkında Düşünceleriniz Nedir?

Maalesef son yirmi yirmi beş yılda giderek artan eğitim, kültür, sosyal barış, eşitlik ilkeleri, sevgi ve saygı gibi konulardaki geri gidiş, ülkemizdeki kadın sorunlarında da aynı ölçüde hissedilir hale geldi. Bu duruma üzülmekle birlikte isyan ediyorum. Bu yüzden de ‘Suna’ filminin bir parçası olmaktan mutluluk ve gurur duyuyorum. Yaşasın Sinema… Yaşasın “Bağımsız Sinema”.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP