Serbest Dalışın Derinlikleri: Şahika Ercümen ve Okyanusların Gizemi
  • Antalya Basın
  • Genel
  • Serbest Dalışın Derinlikleri: Şahika Ercümen ve Okyanusların Gizemi

Serbest Dalışın Derinlikleri: Şahika Ercümen ve Okyanusların Gizemi

ABONE OL
January 24, 2025 10:24
Serbest Dalışın Derinlikleri: Şahika Ercümen ve Okyanusların Gizemi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Derinliklere Yolculuk: Şahika Ercümen ve Serbest Dalışın Gizemleri

Derinliklere Yolculuk: Şahika Ercümen ve Serbest Dalışın Gizemleri

“100 metreye indiğinizde vücudunuzun her santimetrekaresine 11 kilogram ağırlık yükleniyor gibi. Güneş ışığı yok, karanlık, akciğerleriniz bir tenis topu kadar sıkışıp küçülüyor. Zihniniz dakikalarca o derinliklerde nefessiz kalırken boğulduğunuzu düşünüyor ve siz onu telkin etmeye çalışıyorsunuz.”

Temmuz ayında Bahamalar’da gerçekleştirilen Vertical Blue Kupası’nda, iki yıl süren yoğun antrenmanlar ve zorlu ilk yarışların ardından 100 metreye dalarak Türkiye rekorunu kıran serbest dalış sporcusu Şahika Ercümen, şu anda Honduras’ta düzenlenen Dünya Şampiyonası’na katılıyor. Dünyanın en iyi serbest dalıcıları, Honduras’ın Roatan adasında dünya rekorlarını bir metreyle bile olsa kırmak için nefeslerini tutmaya çalışıyorlar. Geçtiğimiz günlerde Rus dalıcı Alexey Molçanov, sabit ağırlık kategorisinde dünya rekorunu kırarak 136 metreye daldı. Dakikalarca nefessiz kalmayı gerektiren, derindeki basınç yüzünden bazen bilinç kaybına veya akciğer hasarına neden olan serbest dalış sporu, şu anda dünyada küçük bir patlama yaşıyor.

Bu ilginin artmasında, Ocak ayında yayınlanan ve İtalyan rekortmen serbest dalıcı Alessia Zecchini ile İrlandalı güvenlik dalgıcı Stephen Keenan’ın trajik bir kazayla sonlanan hikayesini anlatan Netflix belgeseli The Deepest Breath etkili oldu. Son yıllarda sağlıklı yaşamak ve stresle baş etmek amacıyla popülerleşen meditasyon ve nefes çalışmaları ile serbest dalış arasında bir ilişki de ortaya çıkmaya başladı; bu da dalış yapanların sayısının artmasına yol açtı. İlk bakışta insanüstü bir güç gerektiriyormuş gibi görünse de, dalış yapanlar, rahatlama ve meditasyonun bu sporun temelinde yattığını vurguluyor.

İngiltere’nin güneybatısındaki Cornwall bölgesinde serbest dalış eğitmeni olan Ian Donald, bu durumu şöyle açıklıyor: “Diğer birçok sporda ilerlemeye ve kazanmaya çalıştığınızda agresif ve heyecanlı olmanız gerekir. Serbest dalış ise tam tersi bir şekilde çalışıyor; rahatlamayı gerektiriyor. Adrenalin seviyeniz arttığında dalış süreniz kısalır. Okyanusla savaşmaya çalıştığınızda kaybedersiniz.” Ağustos ayında paletsiz sabit ağırlık dalında Türkiye rekorunu kırmayı başaran Yağmur Ergün ise, “Çok isterseniz de olmuyor; tedirgin olursanız da olmuyor. Keyif almaya bakmazsanız, aşağı inerken kendinizi bırakıp süzülmezseniz zor bir spor” diyerek dalış sırasında kendisini teslim etmeyi öğrendiğini ifade ediyor.

Okyanusun dibi ve insanın derinlik eşiği, en az keşfedilmemiş gezegenler kadar merak edilen bir konudur. 2007 yılında ağırlık kullanarak yapılan “limitsiz” yarış dalında Avustralyalı serbest dalıcı Herbert Nitsch, 253.2 metreye ulaşmayı başardı. Ancak insanların bunun ötesine gidip gidemeyeceği ve tam olarak ne kadar derine inebileceği hâlâ belirsiz. Dalışın en zor kısmı iniş gibi görünse de, ardından uzun bir çıkış yolculuğu başlıyor. Şahika’nın sözleriyle, “Derinlikten çıkıp ilk nefesi alabilmek adeta yeniden doğuş gibi.” Peki, nedir insanları derinlere çeken, hayatlarını tehlikeye atmaya iten?

Serbest Dalışın Büyüsü

Serbest Dalışın Büyüsü

Serbest düşüş

“Zifiri karanlıkta, suyun altında nefesinizi sonsuza dek sürecekmiş gibi tutmanın nasıl bir şey olduğunu hatırlıyor musunuz? Bu hepimizin ilk nefes tutuşuydu. Aslında dünyaya nefesimizi tutarak geldiğimizi unutuyoruz.” Bu sözler, serbest dalış dünya rekortmeni Yeni Zelandalı William Trubridge’in neden daldığını anlattığı bir TED konuşmasına ait. Bir dalış aslında çok uzun sürmüyor. Aleksey Molchanov, 136 metrelik dalışını 4 dakika 37 saniyede tamamladı. Sporcular dalışlarına suya sırtüstü yatarak ve nefeslerini kontrol ederek başlıyorlar. Hazır olduklarında derin bir nefes alıp başüstü suya dalıyor ve belli bir noktaya kadar yüzerek aşağıya doğru ilerliyorlar.

İnişte kararlı olup geriye bakmamak gerektiğini vurgulayan Trubridge, 10’uncu metrede bile akciğer hacminin tepedeki su basıncı nedeniyle sıkışıp normal hacminin yarısına düştüğünü söylüyor. Bu sırada vücudun yoğunluğu artıyor ve bu yoğunluk suyun yoğunluğuyla eşleştiğinde vücudun ağırlığı nötrleşiyor. Trubridge, “Eğer burada durursanız olduğunuz yerde süzülürsünüz. Bu noktadan sonra devam ettiğinizde ise kendinizden bir parçayı geride bırakmak zorundasınız. Geçmişiniz, umutlarınız, pişmanlıklarınız, endişeleriniz geride kalmalı. Bu andan itibaren sadece o andaki siz varsınız. Nefes almayı, karasal bir hayvan olma fikrini bile geride bıraktınız” diyor.

“İki kulaç daha atıyorsunuz ve bu noktadan sonra sudan daha yoğunsunuz, batmaya başlıyorsunuz. Ayaklarınız hariç vücudunuzdaki her kas gevşiyor. Serbestçe düşüyorsunuz. Bu şekilde yeterince uzun süre devam ederseniz ölürsünüz ama bu aynı zamanda dalışın en güzel kısmı. Okyanus tarafından kabul edildiğinizi hissediyorsunuz.” Trubridge’in söylediği gibi okyanus sizi kabul etse de vücudunuz o anda olağanüstü bir mücadele veriyor. Ancak şaşırtıcı olan, karasal hayvanlar olmamıza rağmen suda nefes tutmaya oldukça yatkın olmamız.

BBC Türkçe’nin konuştuğu dalış eğitmeni Ian Donald, suda nefesimizi tutmak zorunda kaldığımızda ‘memeli dalış refleksi’ adlı bir fizyolojik tepkinin devreye girdiğini belirtiyor. Balina, fok ve yunuslara benzer şekilde insanların yüzü suya değdiği anda kalp atışı düşmeye başlıyor. Kalp atışı derine indikçe yavaşlamaya devam ediyor. Nefesimizi tuttuğumuzda kan akışımız kollarımız ve bacaklarımızdan çekilip göğüs kafesimizde toplanıyor. Bu refleks, daha uzun süre bilinçli kalmamıza olanak sağlıyor. Ancak okyanusun soğuk ve karanlık suları insanlar için pek de misafirperver bir ortam değil. Vücut bazen bu ağır koşullara dayanamıyor. Bu derinliklerde yaşanan bilinç kaybı ölümcül olabiliyor. Bazen de nedeni bilinmeden dalıcılar yüzeye çıkamıyor. Uzun bir süre dünyanın en iyi kadın serbest dalıcısı olarak tanınan Natalia Molchanova, 2015’te İbiza açıklarında defalarca kez yaptığı gibi derin bir nefes alıp dalış yaptı. Ancak Molchanova o gün yüzeye çıkmadı. Normalde yaptığından daha sığ bir dalış yapıyordu ama o gün güçlü bir akıntıya kapıldığı düşünülüyor. Cesedi bulunamayan dalıcıya ne olduğu kesin olarak söylenemiyor. Bu tür kazalar sık yaşanmıyor. Çoğu kaza, yüzeye yaklaşırken, nefesin son damlalarında dalıcının en yorgun olduğu anda meydana geliyor.

Serbest Dalışın Tarihçesi ve Evrimi

Serbest Dalışın Tarihçesi ve Evrimi

Serbest dalış, 2023’te ilk defa Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) tarafından tanınan Dünya Oyunları’na kabul edildi ancak henüz olimpik bir spor değil. Son 70 yılda çok hızlı bir şekilde gelişen bu sporun aslında yüzlerce yıllık köklü bir geçmişi var.

Denizle Bağlantınız Tamamlanıyor

Geçmişte ve günümüzde, serbest dalışın pragmatik amaçları bulunuyor. Bunların başlıcaları yiyecek toplamak ve deniz ürünleri ticareti. Yunanistan’da 30 metreye kadar dalan sünger avcılarından Polinezyalı inci avcılarına ve Güney Kore’nin Jeju Adası’nda tüplü ekipman kullanmadan deniz ürünleri toplayan balıkçı kadınlara kadar birçok kültürden insanlar, vücutlarını tek bir nefesle dalmak için eğitim almışlar. Uzmanlar, binlerce yıldır denizden kabuklu hayvanları toplayan Güneydoğu Asya’daki göçebe Bajau halkının, oksijenli kırmızı kan hücreleri depolayan dalaklarının daha uzun dalışlara dayanıklı olmak için normal insanların iki katı büyüklüğünde olacak şekilde evrimleştiğini düşünüyor. Tayland’ın Andaman Okyanusu’ndaki deniz göçebe topluluğu olan Moken halkında ise insanlar bebeklikten itibaren dalış yaparak büyüyor.

Serbest dalış, Avrupa’da 20. yüzyılda popülerleşmeye başladı. 1949’da İtalyan savaş pilotu ve zıpkın avcısı Raimondo Bucher, Napoli Körfezi’nde 30 metrelik dalış yaparak ilk resmi dalış rekorunu kayıtlara geçirdi. Ardından Sicilyalı dalgıç Enzo Maiorca, 1961’de 50 metreye ulaşmayı başardı. Şanghay doğumlu Fransız dalıcı Jacques Mayol, 1976’da 100 metre sınırına ulaşan ilk kişi oldu. Mayol, serbest dalışa yoga ve Zen meditasyon pratiğini dahil etmeye başlayan ilk kişi oldu.

Dalış eğitmeni Ian Donald, sörf ve tüplü dalış gibi sporlardan serbest dalışa yönelen birçok kişinin, denizi daha saf ve engelsiz bir şekilde deneyimlemek istediğini söylüyor. Donald, “Serbest dalışta tüplü dalışa kıyasla denizdeki yaban hayatının etrafında daha fazla hareket etme imkanı buluyorsunuz. Hayvanların sizinle etkileşimi de bambaşka oluyor. Yunuslar yakınınıza geliyor, sizi izliyor, resif köpekbalıklarına yaklaşabiliyorsunuz. Biraz daha derinde bir kaplumbağa görürseniz derine inip göz atabilirsiniz. Çok daha esneksiniz” diyor ve şöyle devam ediyor: “Nefes almadığınız için baloncuk çıkarmıyorsunuz. Böylece resifi dinleyebiliyor, yunusların tıkırtılarını, resifte midye yiyen balıkların sesini duyabiliyorsunuz. Denizdeki hayata ise olabildiğince yaklaşıyorsunuz.”

Serbest Dalışın Derinlikleri: Şahika Ercümen ve Okyanusların Gizemi

2021 yılında dalış için hazırlanan Şahika Ercümen, “Çalışırken en iyi şekilde yapmaya gayret ediyorum bu sporu” diyerek, dalış kariyerinin zorluklarına dikkat çekiyor. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de serbest dalışa ilgi gün geçtikçe artıyor. Paletsiz yarış dalında katıldığı ilk serbest yarışmada Türkiye rekorunu kıran Yağmur Ergün, antrenmanlarını iş hayatıyla birlikte idare etmeye çalışıyor. Ergün, “Paletsiz yarışmamın nedeni hem zamanımın olmaması hem de düzgün bir palet alamamamdan kaynaklanıyor. Bu çok masraflı bir spor, bir paletin fiyatı şu anda 30 bin liradan başlıyor” diyor.

Türkiye rekortmeni Şahika Ercümen de uzun süredir bu sporu yapmasına rağmen benzer sorunlardan şikayetçi. Her sezon yeni sponsorluk arayışına girdiğini, sürekli Türkiye dışında seyahat ederek antrenman yaptığını, yarışmalara antrenörsüz hazırlandığını ve bu yıl yarışmaya kırık paletle katılmak zorunda kaldığını belirtiyor. “Dünyada benim seviyemde bu zorlukları yaşayan pek sporcu yok. Bazı ülkelerde sporcular ilk 50’ye bile giremezken, ülkelerini temsil ettikleri için destekleniyor. Dünyada ilk üçe girebilecek Türk sporcu olarak bunlarla uğraşıyor olmak istemezdim” diyor.

Serbest Dalışın Derinlikleri: Şahika Ercümen ve Okyanusların Gizemi

Tüm bu zorluklara rağmen Ercümen, neden daldığı sorusunu şu şekilde yanıtlıyor: “Profesyonel sporcu olmasaydım da bu sporu yapmayı çok isterdim. Benim için kendimi geliştirme yolculuğundaki en kuvvetli araç dalmak. Rekor denemeleri veya derin bir dalış yapmak, 10 seanslık psikoterapiye eş benim için. Aynı anda o kadar çok şeyle mücadele edip ‘hayatta kalmak’ için hızlı bir şekilde çözümler üretiyorsunuz. Zihinde karar verip bedeninizle limitleri keşfediyorsunuz.”

İnsanlar daha da derinleri keşfettikçe, önümüzdeki yıllarda serbest dalış sporunun nasıl evrileceği merak ediliyor. Dalış eğitmeni Ian Donald, “Ulaşılabilen zirvesi olan bir dağın aksine, denizde ulaşabileceğimiz bir taban yok. Hiç kimse Mariana Çukuru’nun dibine kadar dalamayacak. Peki, daha ne kadar derine gidilebilir?” diye sorarken, aynı zamanda 5 metreye bile dalmanın olağanüstü bir keşif olduğunu ve özgürlük sağladığını vurguluyor.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP