Türkiye’de 2023 yılının ilk altı ayında kızamık vakalarında kaydedilen artış, bir önceki altı aya göre dikkat çekici bir şekilde yükselmiştir. Bu durumu “salgın” olarak nitelendiren Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, bu artışın temel nedeninin aşı eksikliği olduğunu vurgulamaktadır. Sağlık Bakanlığı’nı verileri şeffaf bir şekilde paylaşmaya davet eden Prof. Dr. Saltık, bu konudaki görüşlerini şu şekilde ifade etmiştir:
“Türkiye’de 2023 yılı itibarıyla ilk altı ayda görülen kızamık vakaları, önceki yıla göre önemli bir artış göstermektedir. Bu durumu bir salgın olarak değerlendirmek mümkündür; çocukların aşılanma durumlarıyla doğrudan ilişkilidir. Eğer henüz vaka görülmeyen bölgelerde olguların en erken görülebileceği yaş aralığını göz önünde bulundurursak, bu yaş sınırını altı ay olarak belirleyebiliriz. Normal şartlar altında kızamık aşıları dokuzuncu ayda yapılmaktadır. Dolayısıyla, dokuzuncu aydan önce kızamık vakalarının görülmesi halinde, Sağlık Bakanlığı’nın verileri açıklamadığı için durum belirsizlik taşımaktadır. Bu nedenle, yeni bir kampanya ile aşı eksikliklerinin giderilmesi gerekmektedir. Salgın görülen bölgelerde ise, özellikle 15 yaş altındaki çocuklar için epidemiyolojik duruma uygun olarak kızamık kontrol aşılaması yapılması önem arz etmektedir. Ayrıca, ek doz aşılamaların rutin aşılama takvimindeki aşıların yerini almadığını belirtmek isterim. Zamanı geldiğinde aşı takvimindeki aşıların da uygulanması elzemdir. Ek doz aşı ile takvim gereği uygulanacak aşılar arasında en az dört haftalık bir süre bırakmaya özen göstermeliyiz. Sağlık Bakanlığı’nın bu verileri açık bir şekilde kamuoyuyla paylaşması gerekmektedir. Demokratik bir hukuk devletinde, ne olup bittiğini bilme hakkımız bulunmaktadır. Hükümetlerin de halktan bu verileri saklama yetkileri yoktur. Ancak Türkiye’nin durumu konusunda endişelerimiz mevcut. Bu sebeple, alınacak önlemlerin Sağlık Bakanlığı tarafından tıp meslek örgütleri, TTB, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği gibi derneklerle, basınla ve kamuoyuyla iş birliği içinde yürütülmesi gerekmektedir. Aşı kararsızlığı konusunda da aynı biçimde etkili bir şekilde mücadele edilmelidir.”
“SALGIN DEME RİSKİ VAR…”
Türkiye’deki son bir yıllık kızamık vakalarına baktığımızda, 2023 Ocak ayında 193, Şubat’ta 340, Mart’ta 445, Nisan’da 506, Mayıs’ta 567 ve Haziran’da 782 vaka kaydedilmiştir. Önceki altı aya baktığımızda ise; geçen yılın Temmuz ayında 12, Ağustos’ta 6, Eylül’de 8, Ekim’de 16, Kasım’da 17 ve Aralık’ta 25 vaka görülmüştür. 2023 Ocak ayında 193 vaka ile başlayan bu süreç, hemen ardından artış göstermiştir. Bu veriler, kayda alınan vakaların aslında gerçek durumu tam yansıtmadığını göstermektedir. Yakalanabilen vakaların yaklaşık 10’da 1’i olduğu gerçeğini göz önünde bulundurursak, bu tabloya salgın deme riski gerçeği ortaya çıkmaktadır.
Kızamık vakalarının hastaneye yatış durumlarına baktığımızda, Ocak’tan itibaren hastaneye yatırılan vakaların sayısı şu şekildedir: 18, 63, 79, 98, 139 ve son olarak Haziran ayında 164. Bu rakamlar oldukça yüksek bir orana işaret etmektedir. Kızamık, normal koşullar altında komplikasyonsuz seyreder; ancak bağışıklık durumu zayıf olan, beslenme yetersizliği çeken veya altta yatan başka hastalığı bulunan bireylerde komplikasyon riski artmaktadır. Bu durum, başta zatürre olmak üzere hastaneye yatış gereksinimi doğurabilir. Normal şartlarda kızamık vakalarının hastaneye yatırılmasına gerek yoktur.
“BİR YAŞIN ALTINDAKİ OLGULARIN YÜZDE 97-98’İNDE TEK DOZ BİLE OLSA AŞI YOK”
Aşılama durumunu analiz ettiğimizde, bir yaşın altında 203 kızamıklı olgu bulunmaktadır. Bu vakaların yalnızca %1-3’ü tek doz aşı almış durumdadır. Dolayısıyla, bir yaşın altındaki 203 kızamık olgusunun neredeyse %97-98’inde tek doz bile aşı bulunmamaktadır. Normalde, bu yaş grubunda bir doz aşı beklenmektedir. Dokuz ya da on iki aylıkken bir doz yapılması ve sonrasında bir tekrar doz uygulanması gerekmektedir. 1-4 yaş aralığında ise, iki doz aşı mutlaka yapılmış olmalıdır. Bu yaş grubunda toplamda yaklaşık 1700 kızamık vakası bulunmaktadır. Aşılama dağılımına baktığımızda, bu vakaların yalnızca üçte birinin tek doz aşıya sahip olduğunu, iki doz aşı alanların ise beşte birden az olduğunu görmekteyiz. Bu veriler, ciddi bir gevşeme ve ihmal olduğunu açıkça göstermektedir. Bu durum, hangi bölgelerde yaşandığı ve kimleri etkilediği konusunda Sağlık Bakanlığı’nın verileri paylaşması gerekmektedir.
“KIZAMIK SALGINLARINI ÖNLEMEDE ÇOK YÜKSEK DÜZEYDE AŞILAMA GEREKİYOR”
Özellikle düzensiz göçmenler arasında aşı durumu da incelenmelidir. Kızamık aşısının bir salgın çıkmaması için en az %95 oranında aşılı bireyler bulunması gerekmektedir. Kızamık salgınlarını önlemede yüksek düzeyde aşılama gereklidir; %95’in altına düşülmemelidir. Çünkü kızamık, son derece bulaşıcı bir hastalıktır. Covid-19 gibi değildir; kapalı ortamlarda, okullarda ve iş yerlerinde özellikle kış aylarında kolaylıkla yayılabilmektedir.
“BÖYLE GİDERSE SALGIN BÜYÜYEBİLİR”
Deprem bölgesindeki çadırlarda ve konteynırlarda kalabalık yaşam koşullarını göz önünde bulundurursak, kızamığın bulaşma riski artmaktadır. 2022 verilerine göre, Türkiye’de tek doz kızamık aşısının %95 ve üzerinde olduğu 40 il bulunmaktaydı. Oysa 81 ilin yalnızca 40’ında kızamık aşısı %95’in üzerinde oranlara sahiptir. 2017 yılında 53 ilde bu oran %95’in üzerindeyken, 2022’ye gelindiğinde bu sayı 40’a düşmüştür. Kızamık ikinci doz aşısına baktığımızda; %95 ve üzerinde aşılı olan 43 il bulunmaktadır ki bu da 81 ilin %53’üne karşılık gelmektedir. Dolayısıyla bu alanda ciddi bir gerileme söz konusudur. Eğer bu durum devam ederse, salgın büyüyebilir.
“SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN BELİRTTİĞİMİZ ÇERÇEVEDE ÖNLEMLERİ ALMASI VE SAYDAM OLMASI ZORUNLULUĞU VAR”
Önlemleri daha önce sıraladığımız gibi, ek doz aşılamanın yapılması önemlidir. Okullar Eylül ayında açılacak ve bu nedenle aşı kampanyalarının hızlı bir şekilde yürütülmesi, okul aşılarının zamanında tamamlanması ve aşı kararsızlığı ile mücadelenin etkin bir şekilde yapılması gerekmektedir. Covid döneminde yapılan kampanyalarda, aşıların olumsuz etkilerine dair yanlış bilgiler yayılmış ve bu bilim dışı söylemlerle mücadele edilmesi gerekmektedir. 21. yüzyılın başlarında Türkiye’de yeniden bir kızamık salgını yaşanması, gerçekten utanç verici bir durumdur. Çocuklarımız ve bebeklerimiz, kızamıktan ölmemeli veya engelli kalmamalıdır. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı’nın belirttiğimiz çerçevede önlemleri alması ve şeffaf olması gereklidir.”
GÜNDEM
10 gün önceEKONOMİ
10 gün önceGENEL
10 gün önceGENEL
10 gün önceGÜNDEM
11 gün önceSPOR
11 gün önceGÜNDEM
11 gün önce