Duygusal açlık, fiziksel açlıktan farklı olarak, belirli bir duygusal durum veya psikolojik ihtiyaçlara yanıt olarak ortaya çıkan bir yeme isteğidir. Genellikle stres, üzüntü, yalnızlık veya hatta aşırı mutluluk gibi yoğun duygusal deneyimlerle tetiklenir. Bu tür bir açlık, vücudun enerji gereksinimlerinden ziyade zihinsel ve duygusal ihtiyaçlardan kaynaklanır. Birçok kişi, bu durumu fark etmese de, kilo artışının en önemli sebeplerinden biri olarak duygusal açlığı gösterir.
Fiziksel açlık, belirli zaman aralıklarıyla ve vücudun enerji depoları tükendiğinde ortaya çıkar. Yavaş yavaş gelir ve genellikle herhangi bir yiyecek ile tatmin edilebilir. Ancak duygusal açlık aniden belirir ve bireyler, aslında tok olsalar bile belirli yiyecekleri tüketme isteği hissederler. Bu yiyecekler genellikle yüksek kalorili, şekerli veya yağlıdır ve kısa süreli bir rahatlama sağlarken, uzun vadede pişmanlık ve suçluluk duygularını beraberinde getirebilir.
Duygusal açlıkla başa çıkmak zorlayıcı bir süreç olabilir, ancak bu durumu yönetmek için uygulanabilir stratejiler geliştirmek mümkündür:
1. Farkındalık Geliştirme
İlk adım, duygusal açlığın farkına varmak ve bu duygularla temasa geçmektir. Kendinize şu soruları sorarak başlayabilirsiniz:
Bu sorular, yeme alışkanlıklarınızın altında yatan duygusal sebepleri anlamanıza yardımcı olabilir. Günlük tutarak hislerinizi kaydetmek, hangi duyguların yeme davranışınızı tetiklediğini belirlemenize destek olabilir.
2. Alternatif Baş Etme Mekanizmaları Geliştirme
Duygusal açlık hissini bastırmak yerine, bu duyguları farklı yollarla çözmeyi öğrenmek önemlidir. Örneğin:
3. Dengeli Beslenme ve Düzenli Öğünler
Duygusal açlığı yönetmenin bir diğer önemli yolu, dengeli bir beslenme düzeni oluşturmaktır. Yeni yemek yemiş olmak, tok olunduğu anlamına gelmez. Düzenli ve yeterli besin içeriğine sahip öğünler, kan şekerinin dengede kalmasını sağlar ve ani açlık krizlerini önler. Ayrıca, yeterli miktarda protein, lif ve sağlıklı yağlar içeren bir diyet, tokluk hissini artırarak duygusal yeme ataklarını azaltabilir.
4. Aşırı Sınırlamaları Kaldırmak
Yasaklı ve çok katı diyetler duygusal açlığa sebep olabilir. Örneğin, “Diyetteyim, 30 gün çikolata yemeyeceğim” gibi keskin çizgiler koymak, duygusal açlığınızı tetikleyebilir. Besinler ulaşılabilir olmalıdır. Dönem dönem canınız tatlı istediğinde bunu tüketmek, bu durumların sıklığını azaltabilir.
5. Kendi Kendini Sorgulama ve Duygusal Dayanıklılık Geliştirme
Kilo verme sürecinde en önemli faktörlerden biri, kendinize karşı anlayışlı olmaktır. Duygusal açlıkla karşılaştığınızda kendinizi suçlamak yerine, bu durumu anlamaya ve öğrenmeye çalışın. Duygusal dayanıklılık geliştirmek, sadece kilo vermekle kalmayıp, aynı zamanda genel yaşam kalitenizi de artırır. Duyguları anlarsak, bu duyguların ihtiyacını da anlayabiliriz.
Duygusal açlık, çoğu zaman göz ardı edilen fakat kilo verme ve genel sağlık üzerinde büyük bir etkiye sahip olan bir durumdur. Problemin sebebi açlık olmadığından, çözümü de sadece “yemek” değildir. Çoğunlukla yemek, kısa bir uyuşma, sakinlik ve kendine bir mola verme hissi yaratır. Bu açlık türünü tanımak ve yönetmek, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemenin ve uzun vadeli başarı elde etmenin anahtarıdır. Unutmayın ki, profesyonel destek alarak bu süreçte yalnız olmadığınızı bilmek oldukça önemlidir. Sağlıklı ve dengeli bir yaşam, sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal sağlığı da içerir.
Dyt. Şevval Şengezen
Diyetisyen ve Beslenme Uzmanı
GÜNDEM
10 gün önceEKONOMİ
10 gün önceGENEL
10 gün önceGENEL
10 gün önceGÜNDEM
11 gün önceSPOR
11 gün önceGÜNDEM
11 gün önce