Diyabet, halk arasında “şeker hastalığı” olarak bilinen, vücudun kanındaki şeker seviyesini düzgün bir şekilde işleyememesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Genellikle çocukluk veya ergenlik dönemlerinde ortaya çıkabilir ve genetik yapı veya viral enfeksiyonlar gibi çeşitli nedenlere bağlı olarak gelişir. Her yıl, diyabet nedeniyle dünyada bir milyondan fazla insan hayatını kaybetmektedir. Bu hastalığın risklerine rağmen, insanların yaklaşık yarısı diyabet hastası olduklarından haberdar değildir. Oysa yaşam tarzında yapılacak bazı değişiklikler, diyabetin yol açabileceği diğer sağlık sorunlarından korunmaya yardımcı olabilir. Bu nedenle, her yıl 14 Kasım, Dünya Diyabet Günü olarak kutlanmakta ve bu özel günle diyabet farkındalığı artırılmaktadır.
Diyabet, vücuttaki şeker seviyesini düzenleyen insülin hormonunun yetersiz salgılanması veya vücudun insüline yanıt verememesi durumunda yüksek şeker seviyelerinin oluşması ile karakterize edilir. Tedavi edilmediği takdirde, diyabet kalp krizi, inme, körlük ve böbrek yetmezliği gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre, dünya genelinde 422 milyon insan diyabetle yaşamaktadır ki bu sayı 40 yıl öncesine göre dört kat artmıştır.
Yemek yediğimizde, vücudumuz karbonhidratları şekere dönüştürür. Pankreas, insülin hormonunu salgılayarak bu şekerin enerjiye dönüşmesini sağlar. Ancak diyabet, insülinin yetersiz salgılanmasından ya da vücutta yeterince etkili olmamasından kaynaklanır. Bu durum, kandaki şekerin birikmesine neden olur. Rafine şekerler, kandaki glikoz seviyesini artırarak diyabet riskini yükseltir.
Diyabet birkaç farklı türe ayrılmaktadır. En yaygın türleri şunlardır:
Diyabetin en yaygın belirtileri arasında şunlar bulunmaktadır:
İngiltere Ulusal Sağlık Hizmetleri’nin (NHS) verilerine göre, tip 1 diyabetin belirtileri genellikle çocukluk veya ergenlik dönemlerinde ortaya çıkar ve zamanla değişiklik gösterebilir. Tip 2 diyabet için ise 40 yaş üstü, diyabetli aile bireyleri olan, kilolu veya obez kişiler daha yüksek risk grubundadır.
Diyabetten korunmak için sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek oldukça önemlidir. Rafine şeker ve beyaz un gibi işlenmiş gıdalardan uzak durup, meyve ve kepekli ürünlere yönelmek kan şekeri seviyesini düzenlemeye yardımcı olur. Diyabet, genetik ve çevresel faktörlere bağlıdır; ancak sağlıklı beslenme ve düzenli hareket, kan şekeri seviyelerinin dengede tutulmasını sağlar.
İşlenmiş şekerli gıdalardan ve içeceklerden kaçınmak, beyaz unlu ekmekleri kepekli olanlarla değiştirmek iyi bir başlangıçtır. İşlenmiş gıdalar lif ve vitamin bakımından zayıf olduğu için, sağlıklı bir diyetin temelini sebze, meyve, baklagiller ve kepekli ürünler oluşturmalıdır. Ayrıca sağlıklı yağlar, kuruyemişler ve omega-3 bakımından zengin balıklar da diyetinize dahil edilmelidir.
Belirli aralıklarla yemek yemek ve doygunluk hissi oluştuğunda durmak, sağlıklı bir beslenme alışkanlığıdır. Haftada 2,5 saat egzersiz yapmak da kan şekerini dengelemeye yardımcı olur. NHS, haftada toplam 2,5 saat aerobik egzersiz yapmayı önermektedir. Sağlıklı kilonuzu korumak ve eğer kilo vermeniz gerekiyorsa bunu yavaş bir şekilde yapmak, diyabet riskini azaltacaktır. Ayrıca sigara içmemek ve kolesterol seviyelerini kontrol altında tutmak kalp hastalıkları riskini düşürmektedir.
Kandaki yüksek şeker seviyeleri, damarlara zarar vererek kanın vücutta düzgün dolaşmasını engeller. Bu durum, sinir sisteminin hasar görme riskini artırarak, his kaybı, görme sorunları, ağrı ve ayaklarda enfeksiyonlara yol açabilir. Diyabet, kalp krizi, inme, böbrek yetmezliği gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. WHO, diyabetin körlük, böbrek yetmezliği, kalp krizine, inmeye ve alt bacak ampute edilmesine neden olabileceğini bildirmektedir. 2016 yılında gerçekleşen yaklaşık 1,6 milyon ölümün doğrudan diyabet kaynaklı olduğu belirtilmektedir.
WHO verilerine göre, 1980 yılında diyabetli sayısı 108 milyon iken, bu rakam 2014’te 422 milyona çıkmıştır. Bu da demektir ki, 1980’de dünya genelinde 18 yaş üstü her yetişkinin %5’i diyabet hastası iken, 2014 yılında bu oran %8,5’e ulaşmıştır. Uluslararası Diyabet Federasyonu, gelişmekte olan ve gelişmemiş ülkelerde, hızlı değişen beslenme alışkanlıkları nedeniyle yetişkinlerin neredeyse %80’inin diyabetli olduğunu belirtmektedir. Gelişmiş ülkelerde ise diyabet, daha ucuz olan işlenmiş gıda tüketimi ve yoksulluk ile ilişkilendirilmektedir.
GÜNDEM
10 gün önceEKONOMİ
10 gün önceGENEL
10 gün önceGENEL
10 gün önceGÜNDEM
11 gün önceSPOR
11 gün önceGÜNDEM
11 gün önce