Tiyatro sahnesinde bir akıl hastanesinin kapıları aralanıyor. Deliler, akıllı geçinen deliler ve doktorlar… Hastaların hazırladığı müsamere ile, Türkiye’nin sosyoekonomik panoramasını bizlere sunan muhteşem oyun “Deli Bayramı”, önceki akşam Küçükçiflik Bahçe Tiyatrosu’nda sahnelendi. Turgut Özakman’ın kaleme aldığı “Deliler” oyunu, geçmişte Devekuşu Kabare Tiyatrosu ile anılmaktadır. Oyun sahnelendiği yıllarda, tiyatronun önünde uzun kuyruklar oluştuğunu ve eğlenceli skeçlerin aile buluşmalarında sıkça anlatıldığını hatırlıyorum.
Metin Akpınar ve Zeki Alasya’nın önderliğindeki “Devekuşu Kabare”nin hikâyesi, 1967 yılına kadar uzanmaktadır. Kabare tiyatrosunun yolculuğu, o yıllarda Haldun Taner tarafından başlatılmıştır. Taner’in yazdığı “Bu Şehri-İstanbul ki ‘62” adlı oyun, 1962 yılında çeşitli tiyatroların gönüllü sanatçıları tarafından sahnelenmiş ve büyük ilgi görmüştür.
Bu uzun yolculuğun yolcuları zamanla değişse de, Devekuşu Kabare, Haldun Taner’in öncülüğünde Ahmet Gülhan, Zeki Alasya ve Metin Akpınar tarafından kurulan ve 1967-1992 yılları arasında İstanbul’da birçok oyun sahneleyen bir tiyatro topluluğudur. Taner’in topluluktan ayrılmasıyla, Akpınar ve Alasya, kabarenin son güne kadar devam etmesini sağlamıştır. Bazı şeyler vardır ki, asla zamanın gölgesinde yok olup gitmez. En çok da çocukken sevdiğimiz şeyler, peşimizi bırakmaz. Tıpkı bir izleyenin defalarca izlemek istediği Devekuşu Kabare gibi.
Turgut Özakman’ın 1987 yılında yazdığı “Deliler” oyunu günümüzde sahnelenmeye devam etse… Üstüne üstlük, tüm karakterler DasDas’ı ele geçirirse neler olur? Geçmişe dair göz kırpan bu delilerin, arada bir 1980’li yıllara dönmesi… İşte oldu ve çok güzel oldu. Bu yolculukta ben de ilkokul birinci sınıfa gittiğim yıllara geri döndüm. Gözlerim ustaları aradı, evet aradı. Alkışlarımızı ustalara gönderdik.
DasDas’ın “Deli Bayramı” adlı oyunun süpervizörlüğünü usta sanatçı Metin Akpınar yapıyor, yönetmenlik görevini ise Metin Akpınar ve Mert Fırat birlikte üstleniyor. Oyunda; Alper Baytekin, Ayşegül Cengiz, Büşra Alnıtemiz, Cansu Boz, Didem Balçın, Erdi Güçlü, Hande Özkurt, Kadir Burak Baydar, Mert Fırat, Nila Fırat, Özgün Aydın, Tunahan Çilingir ve Volkan Yosunlu gibi yetenekli isimler rol alıyor. Oyun, 1988 yılında sahnelenen “Deliler”in “Deli Bayramı” hali; yani içerik aynı, sadece adı değişmiş. İyi ki de öyle…
Oyunculara dair birkaç kelime etmek gerekirse, usta Metin Akpınar’ın bence çırağını seçtiği çok açık. Ustalık-çıraklık ilişkisi, oyunculukta tıpkı gazetecilik gibi büyük bir önem taşır. Zincirin devam etmesi gerçekten sevindirici. Mert Fırat, ustasının izinden giderek, son derece başarılı bir performans sergiledi. Oyun boyunca, karakterlere olan inancı ve sahneyi sürekli canlı tutma becerisi, biz seyircileri hayata ve insan ilişkilerine dair derin düşüncelere sevk etti. 1980 kuşağındaki insanlar, o dönemin dertlerini ve yokluklarını çok iyi bilirler. Ama değişmeyen tek şey, “demokrasi”ye olan inanç… Var mı? Yok mu? Sorgulaması… Ayrıca, pahalılık ve dövizin sürekli artması da bugünün bir gerçeği.
Bu arada, kabare tiyatrosunun başına “Devekuşu” eklenmesinin sebebi, 1960’lı yıllarda toplumun tepkisizliğine bir göndermedir. Yani, o dönemin “Devekuşu” bugüne çok tanıdık geliyor.
ÇILGIN DÜNYA
Oyunun konusunu ise tiyatronun ekibi, “Çılgın bir dünyada yaşadığımız kesin. Bunalıyoruz, sıkılıyoruz ve ister ekonomik ister duygusal, tonlarca baskının etkisinde çırpınıp duruyoruz. Dayanabilirsek ne âlâ. Bazen de sigortalar atıyor, trafolar patlıyor… Sonuç malum: Mazhar Osman Cumhuriyeti’nde zorunlu tatil!… Boynumuzda da bir yafta: “Deliler…” Ama deli kim, akıllı ne? İçeridekiler mi, dışarıdakiler mi? Şairin dediği gibi: “Kimimiz akıllı deli, kimimiz deli akıllı.” şeklinde ifade ediyorlar.
GÜNDEM
10 gün önceEKONOMİ
10 gün önceGENEL
10 gün önceGENEL
10 gün önceGÜNDEM
11 gün önceSPOR
11 gün önceGÜNDEM
11 gün önce