Beeple’ın 5 bin parçalık kolajından bir parça
11 Mart tarihi, dijital sanat dünyasında önemli bir dönüm noktası olarak kaydedildi. Beeple ismiyle tanınan Mike Winkelmann, tamamen dijital ortamda yarattığı eserini 69.3 milyon dolara satarak, hayatta olan bir sanatçının ulaştığı en yüksek üçüncü satış rakamına erişti. NFT (non-fungible token) olarak sertifikalanan bu eser, son yılların en ‘çılgın’ trendlerinden birini de gündeme taşıdı. Bugün, internetten kolayca indirilebilen dijital eserlerin nasıl milyon dolarlara satıldığını anlamak, sanat meraklıları için en merak edilen konulardan biri haline geldi.
NFT’ler, bir şeyin dijital ortamda gerçekliğinin sertifikası olarak tanımlanabilir. Burada satılan sanat eserleri, fiziksel varlığı olan resimler veya heykeller değil; dolayısıyla NFT’ler, bu eserlerin nadirliğini ve sahipliğini temsil ediyor. NFT’ler, tıpkı Bitcoin ve diğer kripto para birimleri gibi, blockchain (blok zinciri) teknolojisini kullanarak, yapılan tüm alışverişleri kayıt altına alıyor. Bu sistem, sanatçıların müzayede şirketleri olmadan doğrudan alıcılara ulaşabilmelerini sağlıyor. Ayrıca, satılan dijital eserlerin tekrar el değiştirmesi durumunda sanatçılar, %10’a kadar komisyon alma şansına sahip oluyor.
Örnek vermek gerekirse, yaşayan en pahalı ressam olan İngiliz sanatçı David Hockney, 2018 yılında bir eserini 90.3 milyon dolara satmıştı; ancak Hockney bu satıştan hiç pay almadı. Çünkü aynı resmi 1972 yılında yalnızca 18 bin dolara satmıştı. NFT sayesinde, dijital sanatçılar, eserlerinin yeniden satışları üzerinden de gelir elde edebiliyor.
İngiltere’de yaşayan 3D sanatçısı Uçman Balaban, bu hızlı dönüşümün kendisi için beklenmedik bir gelişme olduğunu belirtiyor ve “Yaptığım iş genelde hep meyvesiz bir ağaç gibi geliyordu ama bu değişim gerçekten heyecan verici,” diyor. Balaban, koleksiyonerlerin NFT’lere olan ilgisini ise ‘övünme hakkı’ kavramıyla ilişkilendiriyor: “Sanatçıların bu akıma katıldığını anlayabiliyorum ama koleksiyonerleri buraya çeken şey, internetten kolayca indirilebilen eserlerin ötesinde, sanat tarihine adını yazdırma arzusu sanırım. Fiziksel bir nesneye sahip olma isteğinin, dijital bir eserin önüne geçtiği ilginç bir zaman dilimindeyiz.”
Beeple, NFT ile satış rekorunu kırarak bu dönüşümü sanat pazarındaki demokratikleşmenin bir göstergesi olarak değerlendiriyor. CNN’e verdiği röportajda, “Bu biraz sürreal bir durum, dijital görselleri satabileceğimi düşünmemiştim. Artık izleyicilerime direkt olarak ulaşabiliyorum. Bir aracıya ihtiyacım yok. Bu, sanat tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı,” diyor. Uçman Balaban da benzer bir demokratikleşme sürecine dikkat çekiyor: “Galerilerin, sanat simsarlarının ve kitapların ‘sanat ve sanatçı’ diye bellediği kişilerden uzaklaşarak herkese eşit şans verilmesi önemli bir gelişme. Aracıları ortadan kaldırdığınızda işler daha iyi işliyor gibi görünüyor.”
Ancak internetin anonim yapısının, açık artırmalar üzerinde şüphe uyandırdığı görüşü de mevcut. Fiyatların anonim kişilerce yükseltilebileceği endişesi, birçok kişi tarafından dile getiriliyor. “Blockchain Canavarının Saldırısı” (Attack of the 50-foot Blockchain) adlı kitabın yazarı David Gerard, NFT satan kişilerin ‘kripto dolandırıcılar’ olduğunu savunuyor: “Bunlar her zaman oradalardı. Değersiz yeni bir sihirli fasulye icat ederek bunu paraya dönüştürmek amaçları oldu.” Kripto sanat pazarının bu kadar hızlı yükselmesi, ‘çakılma’ olasılığıyla ilgili tahminlere de yol açıyor.
Christie’s müzayede evinin eski çalışanı Charles Allsopp, NFT alma konseptine anlam veremediğini belirterek, “Bence buna yatırım yapan insanlar biraz enayiler. Umarım paralarını kaybetmezler,” diyor.
NFT sertifikalı satışlarda yaşanan patlama, grafiklere de yansıdı. Birçok dijital sanatçı, müzik grubu ve spor kulübü, daha önce bedava olan dijital ürünleri bu yöntemle maddi gelire dönüştürmeyi keşfetti. NBA’in Top Shot internet sitesi üzerinden önemli anların kısa klipleri satışa sunulmasıyla bu alandaki patlama başladı. Örneğin, 22 Şubat tarihinde bir alıcı, LeBron James’in smaç klibine 208 bin dolar ödedi. Top Shot sitesinde yer alan açıklama, bu miktarlara anlam veremeyenler için şu şekilde: “Her koleksiyon ürünü, nadirliğini garanti eden eşsiz bir seri numarası taşır ve bu sahiplik blockchain ile garanti altına alınır. LeBron James’in efsanevi bir smaç klibinin çıkarılan 49 klibinden, 23’üncüsüne sahip olduğunuzda, buna sahip olan tek kişi siz olursunuz.”
Bu beş aylık süreçte, site üzerinden yaklaşık 100 bin alıcı toplamda 250 milyon dolarlık alım yaptı. Fenerbahçeli futbolcu Mesut Özil, geliri yardım kuruluşlarına bağışlanacak bir NFT ortaklığı yaparak “geleceği kucakladı.” Ayrıca, 21 Mart’ta sona erecek bir açık artırmada, NFT ile sertifikalanmış bir tweet de satışa sunulacak. Twitter’ın kurucularından Jack Dorsey’in ilk tweet’i de milyonlarca dolara alıcı bulması bekleniyor.
Peki, kimilerine göre pandemi nedeniyle daha fazla dijital dünyada olmanın etkisiyle ortaya çıkan bu patlamanın dumanı dağıldığında geride ne kalacak? Uçman Balaban’ın bu soruya yanıtı, “Pazarın bu altına hücum durumu altında patlayacağını ama bu patlamadan sonra gerçekten bu işle uğraşan koleksiyonerler ve sanatçıların kalacağını düşünüyorum,” şeklinde. Bekleyip göreceğiz.
GÜNDEM
10 gün önceEKONOMİ
10 gün önceGENEL
10 gün önceGENEL
10 gün önceGÜNDEM
11 gün önceSPOR
11 gün önceGÜNDEM
11 gün önce