Anadolu toprakları, her köşesinde ilginç serüvenler barındıran, tarih boyunca trajedi, dram, komedi ve yaşamın her boyutunu sergileyen bir coğrafyadır. Efsaneler de bu topraklarda yankı bulmuş, köklü bir kültürün parçası haline gelmiştir. İzmirli Homeros gibi büyük ozanlar, tanrıların arasında düzenlenen bir güzellik yarışmasını Kaz Dağları’nın zirvesinde anlatır: Güzellik tanrıçası Aphrodite bu yarışmayı kazanır. Troya’da ise Paris ve Helena’nın aşkı uğruna uzun yıllar süren savaşlar yaşanır. Hektor gibi kahramanlar, vatanlarını korumak için kendilerini feda eder. Bu öyküler, gerçeklikten izler taşısa da nihayetinde birer masaldır. Ancak, yaşanmış ve kaydedilmiş tarih, insanlığa ibret verici başka hikayeler sunmaktadır. Bilgi, insanlığın yolunu aydınlatan bir ölçüt, aklın inceliği ise insanlara yön gösteren bir rehberdir. Platon ve Aristoteles (Rafaello Sanzio Resmi – 16. yüzyıl)
Yurdumuzda, Çanakkale Boğazı iki kıtayı, Asya ve Avrupa’yı hem ayırır hem de birleştirir. Burası, kadim Anadolu’nun batısında yer almakta ve uygarlığın gelişim yolunda önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Antik Çağ’da Helenler’in “Dardanel” dediği bu su geçidi, hemen güneyindeki Kaz Dağları ile birlikte birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış, sayısız tarihsel ve mitolojik olaya tanıklık etmiştir. İzmir’in kör ozanı Homeros’un “bol pınarlı” olarak tanımladığı Kaz Dağları, tarih boyunca birçok yerleşim alanına ev sahipliği yapmıştır. Bu yerlerden biri de “Skepsis”tir. (Günümüzde Çanakkale-Bayramiç-Kurşunlu Tepe-Skepsis)
Kaz Dağları’ndan doğan ve Troya yakınlarından denize dökülen Skamenderos-Kara Menderes Çayı vadisine inen Kurşunlu Tepe üzerinde yer alan Skepsis, Çanakkale’ye bağlı Bayramiç ilçesinin sınırları içindedir. Çevresindeki ırmakların vadileri boyunca, güneye ve batıya giden yolların kavşak noktasında bulunan bu antik kent, tarihte yaşanan ilginç bir olayın merkezidir. İ.Ö. 1. yüzyılda yaşamış olan gezgin Strabon, Amasya doğumlu olup, Aydın-Sultanhisar yakınlarındaki Nysa kütüphanesinde eğitim görmüştür. Strabon, “Skepsis” ile ilgili, insanlığın düşünce tarihini etkileyen çarpıcı bir olayı anlatır. Nysa kenti, İ.S. 3. yüzyılda, Ege tarihi ve kültürünü anlamamıza yardımcı olan eşsiz Homeros eserlerinin özel nüshalarının saklandığı, Kudüs ve Roma’dan sonra üçüncü büyük kütüphaneye sahipti. (Çanakkale-Bayramiç-Kurşunlu Tepe-Skepsis)
Çanakkale-Biga yarımadasında, Kaz Dağları eteklerinde, ünlü Troya ve Asos’la bağlantılı Skepsis kenti, tarihte kitaplarla ve felsefeyle ilgili sıra dışı bir yaşantıya ev sahipliği yapmıştır. Bu durum, düşünce tarihinin en önemli filozoflarından Aristoteles’in kitaplarıyla ilintilidir. İ.Ö. 384-332 yılları arasında yaşamış olan Aristoteles, mantık, fizik, biyoloji, botanik, zooloji, astronomi, psikoloji, ekonomi, siyaset, dil bilimi, ahlak, estetik ve güzel konuşma gibi alanlarda insanlığa yön veren düşünceler sunmuş ve bilgi üretmiştir. Onun önermeleri günümüzde bile geçerliliğini korumaktadır. (Aristoteles’in tahta üzerine kazılmış, Priori Analytikleri/Mantık üzerine ilksel muhakemeler – İ.Ö. 350)
Aristoteles, Güney Makedonya’da, Selanik yakınlarındaki Stageira’da doğmuştur. Genç yaşta, büyük filozof Sokrates’in (İ.Ö. 469-399) öğrencisi olan Platon’un (Eflatun), Atina’nın “Akademi” yöresindeki okulunun en parlak öğrencisi olmuştur. Platon’un vefatının ardından, Makedonya ile Atina arasında yaşanan siyasi gerginlikler neticesinde, Makedon düşmanlığı artmış ve Aristoteles bu sebeple Akademi’den ayrılmak zorunda kalmıştır. Bu dönemde Makedonyalı olan Aristoteles, Batı Anadolu kıyılarındaki Assos’un tiranı Hermias’ın yanına sığınmıştır. (Assos-Behramkale-Ayvacık-Çanakkale)
Aristoteles, Assos’ta ve hemen güneyindeki Atarneus’da (Ağılkale-Dikili-İzmir) bir süre yaşadıktan sonra, burada arkadaşı Hermias’ın yeğeni Pythia ile evlenmiş ve ondan bir kızı olmuştur. Ege kıyısında, Troya’ya giden deniz ve sahil yolunda önemli kentler olan Assos ve Atarneus’un sahibi Hermias, önceleri kölelikten yükselmiş bir yönetici olmuştur. Bu süreçte Aristoteles, yanında öğrencisi Theophrastos ile birlikte, hayvanlar ve bitkiler hakkında gözlemler yapmıştır. (Aterneus-Ağılkale-Dikil-İzmir)
Aristoteles, İ.Ö. 343’de Makedonya’nın kralı II. Philip’in daveti üzerine Makedonya’ya gitmiştir. Burada, tarihin en büyük imparatorlarından biri olacak Büyük İskender’e eğitim vermiştir. İ.Ö. 335’de II. Philip’in vefatının ardından Atina’ya geri dönen Aristoteles, burada kendi felsefe okulunu kurarak “Lykeion” bahçelerinde dersler vermeye başlamıştır. Bu okulun adı, günümüzdeki “lise” kelimesinin kökeni olmuştur. (Bugün Atina’da Lykeion bahçesi)
Aristoteles’in derslerinde, konuşarak öğrenme yönteminin benimsenmesi, bu okuldan çıkan düşünürlere “yürüyüş yapan” (peripatetik) düşünürler denilmesine sebep olmuştur. İ.Ö. 323’de Büyük İskender’in ölümü üzerine Atina’da Makedon düşmanlığı yeniden alevlendi. Bu dönemde, farklı düşünceleri ve kimliği dolayısıyla suçlamalara maruz kalan Aristoteles, Atina’yı terk etmek zorunda kalmış ve Eğriboz adasına sığınmıştır. Bu kaçış sürecinde, Sokrates gibi ölüme gönderilerek Atinalılar’ın “felsefeye karşı ikinci bir suç işlemelerini önlediğini” belirtmiştir. (Aristoteles)
Aristoteles’in ölümünden sonra, “Lykeion”un başına öğrencisi Theophrastos geçmiştir. Theophrastos, hocası Aristoteles’in kütüphanesini koruyarak, öğrencilerine, özellikle de Lampsakoslu Straton ve Skepsisli Neleos’a bu bilgiyi aktarmıştır. Kaz Dağları eteklerinde, düşünceleriyle zenginleşen Skepsis, Neleos’un yanı sıra başka felsefecilere de ev sahipliği yapmıştır. (Theophrastos – Palermo Botanik Bahçesi)
Skepsisli düşünürler, Sokrates’in “doğru olanı” arama yöntemini (soratik) benimseyerek felsefi tartışmalara yön vermişlerdir. Neleos’un getirdiği kitaplarla birlikte Skepsis, yeni bir düşünce dönemine girmiştir. Ancak, Anadolu’nun siyasi ve kültürel durumu, bu bilgi hazinesinin korunmasını zorlaştırmıştır. Neleos, Aristoteles’in kitaplarını kendi mirasçılarına vasiyet etmiş, ancak bu kişiler kitapların değerini anlayamamıştır. (Skepsis Sikkesi-Roma dönemi)
Pergamon Krallığı, büyük bir kültürel zenginliğe sahip olmasının yanı sıra, kütüphaneleriyle de dikkat çekmiştir. Pergamonlu krallar, Skepsis’te bulunan Aristoteles’in kütüphanesinin varlığını öğrenince, bu kitapları almak istemiştir. Ancak Skepsisli kitap sahipleri, güçlü Pergamon’un el koyacağından korkarak kitapları gömmeyi tercih etmiştir. (Skepsis Antik Kenti kalıntıları)
İ.Ö. 133’de Pergamon Krallığı’nın yıkılmasıyla, Skepsis de artık Romalıların egemenliği altına girmiştir. Skepsisli Neleos’un varisleri, Aristoteles’in toprak altında kalmış kitaplarını, Teoslu Apellikon’a satmıştır. Apellikon, bu kitapları alarak Atina’ya götürmüş ve çürümüş yerlerini kendi keyfine göre tamamlamıştır. Bu durum, Aristoteles’in eserlerinin özgün halinin kaybolmasına yol açmıştır. (İzmir-Seferhisar-Sığacık-Teos ören yeri)
Geçmişte Anadolu topraklarında yaşanan olaylar, günümüz dünya kültürünün ilerleme taşlarıdır. Her şey adım adım gelişmiş, farklı diller ve inançlar olsa da insanlar, bu coğrafyada öğrenme merakı, dostluk, dayanışma, hırs ve güç aşkıyla hep benzerlik göstermiştir. Sonuç olarak, Aristo’nun eserlerine ev sahipliği yapmış Skepsis, insanlık kültürünün gelişimine katkı sağlamış bir kent olarak tarihin sayfalarında yer almıştır. Anadolu, Batı Anadolu böyle muhteşem bir ülkedir. Ancak, bu değerli topraklar bugün bile maden işletmeleri tarafından tehdit altındadır. (11 Ocak 2020 – Kurşunlu Köyü – Bayramiç – Çanakkale)
GÜNDEM
10 gün önceEKONOMİ
10 gün önceGENEL
10 gün önceGENEL
10 gün önceGÜNDEM
11 gün önceSPOR
11 gün önceGÜNDEM
11 gün önce