Merdan Yanardağ, Tele 1 kanalında gerçekleştirdiği bir programda terör örgütü PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan ile ilgili sarf ettiği ifadeler nedeniyle gözaltına alındı. Ardından, 27 Haziran’da tutuklanarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında soruşturma başlatıldı. Başsavcılığın hazırladığı iddianameyi inceleyen İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianameyi kabul ederek tensip zaptını oluşturdu. Yanardağ’ın duruşması 4 Ekim’de gerçekleştirilecek.
Yanardağ’a, “Basın yoluyla suçu ve suçluyu övme” ile “Basın yayın yoluyla terör örgütü propagandası yapma” suçlarından 1 yıl 6 aydan 10 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep edilmektedir. Merdan Yanardağ’a yönelik bu adaletsizlik, haksızlık ve hukuksuzluk karşısında üzülmemek elde değil. Emre Kongar hocamızın da ifade ettiği gibi, Yanardağ’ın cezalandırılmasının en önemli nedenleri arasında, Tele1 gibi bağımsız bir televizyon kanalı kurup bunu başarılı bir şekilde yönetmesi ve iktidar tarafından çarpıtılan tarihsel ve güncel olaylara karşı gerçeği yansıtma çabası yer almaktadır.
Ne yazık ki, iktidar tarafından artan baskı ve insan hakları ihlalleri, meslekleri gereği gazetecilerin de başını ağrıtıyor. AKP’nin 21 yıllık iktidarı boyunca, neredeyse 750’ye yakın gazeteci tutuklandı, birçok gazete ve haber sitesi kapatıldı, basın ve yayın organları sansüre maruz kaldı. Merdan Yanardağ, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü alanındaki baskı ve sindirme politikalarına karşı, halkın haber alma hakkı için mücadele eden bir gazeteci olarak bu cezaya maruz kalmıştır.
Özellikle Merdan Yanardağ gibi dürüst gazetecilerin, baskılara asla boyun eğmeyeceklerine inanıyorum. Bugün, yazdıkları veya televizyon ekranlarında söyledikleri sözler üzerinden gazetecilerin hapse atıldığı, iktidara yakın olmayan her düşünce ve eleştirinin ağır ceza gerektiren bir suç olarak değerlendirildiği zor bir dönemden geçiyoruz. AKP iktidarı, kendisine yakın olmayan hiçbir düşünceyi kabul etmemekte ve en ufak bir eleştiriyi bile suç sayacak bir mekanizma geliştirmiştir.
Türkiye’de gazetecilere yönelik baskı ve yaptırımlar ne zaman sona erecek? Ülkemizde gazetecilerin yazdıklarından dolayı hapse girme korkusu taşımadığı günler ne zaman gelecek, bunu çok merak ediyorum. Her türlü baskıya rağmen, doğru haber alma hakkını savunarak görevlerini yerine getirmeye çalışan tüm medya mensuplarını, Merdan Yanardağ özelinde tek ses ve birlik olmaya davet ediyorum. Bugün Yanardağ’ın başına gelenlerin yarın sizin başınıza gelmeyeceğinin garantisi var mı bu ülkede?
Kamu ihaleleri ile medya sahipliğinin belirlendiği, bağımsız medyaya ilan kesme ve yayın durdurma cezalarının uygulandığı, medya çalışanlarına işsizlik, sendikasızlık ve örgütsüzlük dayatıldığı bir ortamda, birleşmezsek ne zaman birleşeceğiz? Tüm gazetecileri, demokratik ve özgürce düşüncelerini ifade etmeye, köşelerinde bu durumu yazmaya ve Merdan Yanardağ’a destek vermeye çağırıyorum. Yargının siyaset ve iktidara bağımlı olmadığı, adalet mekanizmasının keyfi uygulamalarının sona erdiği, birey hak ve özgürlüklerinin korunduğu bir Türkiye’de yaşamak en büyük dileğim.
Bu nedenle, daha özgür, daha demokratik, evrensel hukukun işlediği, insan haklarının uygulandığı bir toplumda, yasama, yürütme ve yargının birbirlerini etkilemeden, bağımsız bir şekilde fonksiyonlarını icra etmesini savunarak Cumhuriye ile kalmayı diliyorum.
GÜNDEM
10 gün önceEKONOMİ
10 gün önceGENEL
10 gün önceGENEL
10 gün önceGÜNDEM
11 gün önceSPOR
11 gün önceGÜNDEM
11 gün önce