HÜDA PAR Genel Sekreteri Şehzade Demir, yeni anayasanın gerekliliği ve ailenin toplumsal yapıda oynadığı kritik rol hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Demir, “Anayasa, vatandaşlarla devlet arasındaki bir sözleşmedir. Ancak mevcut anayasa, bir cunta döneminde hazırlanmış olması nedeniyle birçok sorunu beraberinde getirmektedir. Ülkede yaşanan manevi dejenerasyon, aile kurumunun zayıflaması ve yeni neslin karşılaştığı zorluklar, inanç ve kültürlerinden uzaklaşmaları, toplumsal bir tehdit oluşturuyor.” şeklinde konuştu.
Karma eğitimi hedef alan HÜDA PAR Mersin Milletvekili Faruk Dinç ise, “Ülkemizde karma eğitimin dayatılması, eğitimin ideolojiye kurban edilmesidir. 28 Şubat döneminde üzerimize giydirilen bu deli gömleğini ne zaman çıkaracağız?” ifadelerini kullandı. HÜDA PAR’lı isimlerin bu açıklamaları, siyaset bilimci ve akademisyenlerden tepki aldı.
Akademisyen yazar Fatih Yaşlı, anayasanın değiştirilebileceğini ancak bu tartışmalarda hangi taleplerin öne çıktığının son derece önemli olduğunu belirtti. Yaşlı, “1982 Anayasası, birçok maddesinde değişiklik yapılmasına rağmen bir darbe anayasasıdır. Bu darbe, sermaye sınıfının çıkarları doğrultusunda gerçekleştirilmiştir ve anayasa da bu çıkarları gözetmek üzere kaleme alınmıştır. Bu nedenle 1982 Anayasası’nın tartışılması ve değiştirilmesi talep edilmelidir. Ancak bu süreçte nasıl bir tartışma yürütüldüğü ve hangi taleplerin öne çıktığı kritik öneme sahiptir.”
Yaşlı, HÜDA PAR’ın nihai hedefinin, “Hizbullah’ın yasal uzantısı olarak bir şeriat devleti kurmak ve bu devleti şeriata dayalı bir anayasa ile yönetmektir. Ancak o aşamaya ulaşana kadar, Anayasa’nın bazı maddelerinin değiştirilmesini talep etmek gibi bir taktik izlediklerini söyleyebilirim. Önümüzdeki günlerde iktidar, başörtüsü ve aile ile ilgili anayasal düzenlemeleri kamuoyuna sunduğunda HÜDA PAR’ın bunları destekleyeceğini ve devletin dinselleşme sürecinin daha da derinleşmesi için başka değişiklik taleplerinde bulunacağını öngörebiliriz.”
Yaşlı, “AKP iktidarı, referansı din olan yeni bir rejim inşa etmeye çalışıyor. Ancak bu süreç henüz anayasal bir statü kazanmamıştır. ‘Türk tipi başkanlık sistemi’ adı altında parlamenter rejimden başkanlık rejimine geçiş, AKP’nin bu yöndeki en önemli adımlarından biridir fakat tek başına yeterli değildir. Erdoğan, kendisini ‘ikinci kurucu’ olarak gördüğü için bu süreci yeni bir anayasayla taçlandırmak istemektedir.” diye ekledi.
Yaşlı, “Yeni bir anayasanın gündeme gelmesi, yerel seçimlerin sonuçlarına bağlı olacaktır. O anayasaya ‘Türkiye’nin yönetim biçimi şeriattır’ şeklinde bir madde eklenmeyecek olsa da, İslami tonun yüksek olacağı ve laikliğin yeniden tanımlanacağı açıktır. Bugüne kadar siyasi ve toplumsal güç dengeleri buna izin vermemiştir, ancak iktidar, yerel seçimlerden zaferle çıkarsa yeni bir anayasanın Türkiye’nin gündemine gelmesi sürpriz olmayacaktır. Bu anayasanın halkçı bir karakter taşıyıp taşımayacağını anlamak için, iktidarın son 21 yıldaki icraatlarına bakmak yeterlidir.”
Siyaset bilimci Tanju Tosun, Türkiye’de anayasa sorununun sadece kimlik siyaseti çerçevesinde tartışılmasının yetersiz olduğunu vurguladı. Tosun, ayrıca Anayasa’nın ilk dört maddesinin tartışılamaz olduğunu ifade etti.
GÜNDEM
10 gün önceEKONOMİ
10 gün önceGENEL
10 gün önceGENEL
10 gün önceGÜNDEM
11 gün önceSPOR
11 gün önceGÜNDEM
11 gün önce