Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, 17 Ağustos Depremi’nin 24. yıldönümü dolayısıyla önemli bir basın toplantısı düzenledi. Toplantının açılışında Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Türkiye’deki deprem riskleri hakkında çarpıcı bilgiler paylaştı.
Prof. Dr. Özener, “Marmara bölgesine baktığımızda, Kuzey Anadolu Fayı içinde henüz kırılmamış yaklaşık 130 kilometrelik bir alan bulunuyor. Ayrıca, Doğu Anadolu’da da benzer şekilde kırılmamış yerler mevcut. Türkiye’de, Kuzey Anadolu Fayı üzerinde Yedisu segmenti olarak adlandırılan Marmara sismik boşluğu ve Doğu Anadolu üzerinde çeşitli sismik boşluklar var. Bu boşluklar, deprem tekrarlama aralıklarını doldurduğunda, ne yazık ki bu depremleri yaşayacağız” şeklinde uyarılarda bulundu.
Toplantıda konuşan Prof. Dr. Özener, Türkiye genelinde 268 sismik istasyonu ile 7 gün 24 saat sürekli bir gözlem yapıldığını ifade etti. “Son 120 yıl içinde 12 bin deprem kaydedildi ve bu depremler 4 büyüklüğünden büyük. Ülkemizin yoğun sismik aktiviteye sahip olduğunu bu verilerle görmek mümkün. 1912 yılındaki Şarköy Mürefte depreminden itibaren önemli depremler yaşandı. En son 6 Şubat’ta meydana gelen deprem, 50 binden fazla vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden oldu. 2023 yılında, özellikle iki büyük depremin ardından, 46 binin üzerinde deprem meydana geldi. Gaziantep-Maraş depremlerinin ardından bu depremler yoğun olarak bu bölgede gerçekleşti. 50’nin üzerinde 5 büyüklüğünde deprem kaydedildi ve 4 büyüklüğündeki depremlerin sayısı 600’ün üzerine çıktı” dedi.
Prof. Dr. Özener, “Marmara bölgesinde 4 büyüklüğündeki depremlerin sayısı 741’e ulaştı. Ayrıca, Marmara Denizi’nde 3 büyüklüğünün üzerinde 3 bin 500 deprem meydana geldi. Yani, Marmara Bölgesi’nde her yıl ortalama 30 civarında 3 büyüklüğünde deprem yaşanıyor. 2000 yılından itibaren bazı yıllarda 900, bazı yıllarda ise 600’ün üzerinde deprem kaydedildi. Bu durum, Marmara’nın doğal sismik aktivitesi olarak değerlendirilmeli. Örneğin, geçtiğimiz günlerde 3.6 büyüklüğündeki bir depremin ardından ‘Acaba bu büyük bir depremin habercisi mi?’ gibi spekülasyonlar oluştu. Ancak bu algı, büyük ölçüde yanıltıcıdır. Yine de Marmara Denizi içinde büyük bir depremin beklentisi gerçeğini unutmamak gerekir” dedi.
Prof. Dr. Haluk Özener, “2020 ile 2023 yılları arasında Marmara’da 3 bin deprem meydana geldi. Bu depremlerin bazıları 4 büyüklüğünün üzerinde. Ayrıca Türkiye, 5.5 büyüklüğünün üzerinde deprem üretebilecek 500’e yakın diri fay barındırıyor. Bazı faylar sık sık deprem üretirken, bazıları daha uzun süre beklemek zorunda kalıyor. Örneğin, Konya’da da beklenmedik bir deprem meydana geldi. Bu, bölgede bir fayın var olduğunu gösteriyor ancak söz konusu fay, yeryüzünde bir iz bırakmadığı için daha önce tespit edilememiş” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Özener, “Ege Bölgesi’nde 100 yılda enerji biriktiren faylar, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da 800 ile 1000 yıllara kadar uzanabiliyor. Bazı bölgelerde ise 2 bin, 2 bin 500 yıl bekleyen enerji biriktiren faylar bulunmakta. Dolayısıyla Türkiye’nin herhangi bir yerinde 7 büyüklüğünde bir deprem yaşama ihtimalimiz mevcut. Özellikle Marmara bölgesindeki kırılmamış 130 kilometrelik alan, büyük bir deprem riski taşımaktadır” dedi. Ayrıca, “İzmir depreminden sonra tsunami konusunda daha fazla bilgi sahibi olduk. Sığacık depreminden sonra oluşan tsunami, kara içine 1-1.5 kilometre kadar ilerlemişti” diye ekledi.
Toplantıda söz alan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Doç. Dr. Doğan Kalafat, “Bölgenin deprem tehlikesi bellidir. Bu nedenle, olası depremin risklerini en aza indirmek için hep birlikte çaba göstermeliyiz. Yerel yönetimlerden merkezi yönetime, STK’lardan mahalle örgütlerine kadar herkesin bu konuda ortak hareket etmesi gerekiyor. Biz depremin nerede ve ne büyüklükte olabileceğini belirli bir hata payı içinde tahmin edebiliyoruz ancak ne zaman olabileceğini kesin olarak söylememiz mümkün değil. Buradan çıkaracağımız en önemli mesaj, şehirlerimizi deprem dirençli hale getirmek ve afetlere hazırlıklı bir toplum olmak zorundayız” dedi.
GÜNDEM
10 gün önceEKONOMİ
10 gün önceGENEL
10 gün önceGENEL
10 gün önceGÜNDEM
11 gün önceSPOR
11 gün önceGÜNDEM
11 gün önce