Aile Dinamikleri ve Kardeşler Arası Kayırmacılık

Aile Dinamikleri ve Kardeşler Arası Kayırmacılık

ABONE OL
January 23, 2025 21:48
Aile Dinamikleri ve Kardeşler Arası Kayırmacılık
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ben ve kardeşlerim, ortanca erkek kardeşimizin ne zaman eve ziyarete geleceğini bildiğimizde, annem o gün onun en sevdiği yemekleri hazırlardı. Hiçbirimiz böyle bir ayrıcalık görmediğimiz için “mirasyedi oğul geliyor” diyerek itiraz ederdik. Annem, onun diğer kardeşler kadar sık gelmediğini söyleyerek durumu açıklamaya çalışsa da, bu bizlere adil gelmiyordu. Altı kardeşten biri olarak, aslında aramızdan birini kayırdıklarını düşünmüyordum. Ancak geçen yıl bir aile buluşmasında, kimin “favori çocuk” olarak görüldüğü konusunda farklı görüşler ortaya atılınca, aile üyelerinin bu farklı dinamikleri nasıl deneyimledikleri ve bunların uzun vadede bizi nasıl şekillendirdiği sorusu aklımda belirmeye başladı.

Araştırmalar, ebeveynler arasında “gözde çocuk” muamelesinin şaşırtıcı derecede yaygın olduğunu ve bunun birçok zarara yol açabileceğini göstermektedir. Ailelerin yaklaşık %65’inde görülen bu durum, çocuklar üzerinde yaşam boyu etkiler yaratabiliyor. Psikologlar, bu duruma ebeveynlerin imtiyazlı muamelesi anlamında İngilizce kısaltmalı adıyla PDT (Parental Differential Treatment) demektedirler. Ancak aynı aile içinde bu durum oldukça farklı şekillerde deneyimlenebilir. ABD’deki Northeastern Üniversitesi’nden uygulamalı psikoloji uzmanı Profesör Laurie Kramer, ailede daha az ilgi görme hissinin kişiden kişiye değiştiğini vurguluyor. “Bu, insanların bir ebeveynin başka bir çocuğu kendilerine tercih ettiğine dair yaşadıkları bir deneyimdir,” diyor. “Bu imtiyaz, daha fazla zaman ayırma, ilgi, övgü veya şefkat gösterme yoluyla ortaya çıkabilir. Aynı zamanda daha az kontrol, daha az kısıtlama ve disiplin ile daha az ceza alma gibi avantajlar sağlayabilir.”

Daha da önemlisi, ailedeki herkes bu durumu aynı şekilde algılamayabilir. Kramer, “Bu, diğer kardeşin gözlemiyle aynı olmayabilir ve ebeveynin yaptığına inandığı şey de farklılık gösterebilir,” şeklinde açıklıyor. Kendisine bu imtiyazlı muamelenin yapılmadığını hisseden kişi için sonuçlar ciddi olabilir. Araştırmalar, çocukların erken yaşlardan itibaren ebeveynlerin bir kardeşe diğerinden daha fazla sevecenlik göstermesi gibi farklı muamelelerin farkında olduğunu gösteriyor. Bu tür algılanan ebeveyn kayırmacılığı, çocuklarda benlik saygısının azalması, kaygı, depresyon ve riskli davranışlar gibi sorunlarla ilişkilendiriliyor. Duygusal sağlık üzerinde daha dolaylı sorunlara yol açan zincirleme bir etkisi de olabilir. Örneğin, Çin’deki araştırmalar, ebeveyn kayırmacılığının ergenlerde cep telefonu bağımlılığına katkıda bulunduğunu göstermiştir.

Kanada’da sekiz evsiz genç üzerinde yapılan küçük bir çalışmada, yedi genç ebeveynlerinin bir kardeşlerini kendilerine tercih ettiklerini ve kendilerinin her zaman “sorunlu çocuk” olarak görüldüğünü ifade etmişti. Bu son çalışma daha geniş sonuçlar çıkarmak için çok küçük olsa da, kayırmacılık deneyiminin çocuk açısından ne kadar derin etkilere yol açabileceğini gözler önüne seriyor. Ruh sağlığı üzerindeki etkisi, yetişkinlikte de devam edebilir; örneğin, anne kayırmacılığı, yetişkin çocuklarda daha yüksek depresyon seviyeleri ile ilişkilidir. Ebeveynlerin bu önyargıları, çocuklarının yetişkinlik dönemlerinde de devam edebilir. Kaynağı ebeveynler olsa da, kayırmacılık yaşam boyu kardeşlik bağlarına zarar verebilir ve kardeşler arasındaki gerilim ile çatışmayı artırabilir. Kardeşlerle sağlıklı ilişkiler kurmak, yaşam boyu sağlığımız ve mutluluğumuz için kritik öneme sahip olduğundan bu durum özellikle endişe vericidir.

EBEVEYNLER KAÇINAMAZ MI?

Ergenler ve ebeveynleri üzerine yapılan araştırmalar, ailelerin bu konuda konuşmaya pek yatkın olmadığını ortaya koyuyor; bu da herhangi bir incinme veya yanlış anlamayı ortadan kaldırmayı daha da zorlaştırıyor. Kramer, “Bu durum, kimsenin suçlanmadığı ya da bunun kendi hatası olduğunu hissetmediği bir ortamda hassasiyetle ele alındığında, tüm taraflarla daha açık iletişim sağlanabilir,” diyor. Örneğin, bir kardeşe karşı farklı davranışlara dair başka bir çocuğun sorusuna ebeveyn bir neden sunarak açıklama getirirse, çocuk bunun pratik bir nedeni olduğunu ve kardeşinin daha çok sevilmesiyle alakalı olmadığını anlayabilir.

Bende de kayırmacılık konusunu hiç açmamıştık. Ancak o buluşmada yapılan yorumlardan sonra, kardeşlerimle daha fazla konuşmaya başladıkça, annemin bazen, muhtemelen ilk çocuğu olduğu için, en büyük kardeşimize ayrıcalıklı davrandığını hatırladık. Bu arada babamız da ortanca kardeşimizi kurnaz olduğu için sık sık övüyordu; bu, onun hayranlık duyduğu ve ikisinin de paylaştığı bir özellikti. Ziyarete geldiğinde yapılan yemekler de ayrı bir mesele. Bunlar küçük farklılıklar gibi görünse de, zamanla daha büyük bir soruna dönüşebileceği ve hatta kızgınlık yaratabileceği gerçeği göz ardı edilemez. Çok çocuklu ailelere kıyasla yalnızca iki çocuğu olan bir ailede kayırmacılığın daha derin etkileri olabilir; diğer çocuk için cezalandırılma ya da dışlanma hissi yaratabilir.

KAYIRMADA ÖNEMLİ ETKEN: ÇOCUK KİME BENZİYOR?

ABD’de Ulusal Yaşlanma Enstitüsü tarafından finanse edilen ve birkaç üniversiteden uzmanlar, Aile İçi Farklılıklar üzerine uzun dönemli bir çalışmayı yürütmüştür. Bu çalışmada, kuşaklar arası ilişkileri daha iyi anlamak amacıyla 20 yıl boyunca farklı aileler takip edilmiştir. Araştırmanın bir parçası olarak, ebeveynlere kayırmacılık hakkında bir soru yöneltildi. Birçoğunun daha önce karşılaştığı bu soru, “En çok hangi çocuğunuza karşı duygusal yakınlık hissediyorsunuz?” şeklindeydi. Biraz düşündükten sonra, annelerin büyük bir kısmı (%75) çocuklarından birinin adını verdi. Geri kalanlar ise hiçbirini seçmedi ya da hepsine eşit derecede yakın hissettiklerini ifade etti. Ayrıca kime karşı daha fazla hayal kırıklığı ve çatışma duygusu hissettikleri de soruldu. Bu soruya verilen yanıtların yaşam boyu sonuçları olduğu, erken yaşta “hayal kırıklığı yaratan” çocuk olarak tanımlanan kişinin daha sonra da bu şekilde muamele gördüğü tespit edilmiştir.

Doğum sırası, kayırmacılığın bazı yönlerinde rol oynasa da, bunun etkisi genellikle varsayıldığı kadar fazla değildir. Özellikle, ilk doğanın doğal olarak “altın çocuk” olarak seçileceği yönündeki tahminler bilimsel araştırmalarla desteklenmemektedir. Çalışmayı yürütenlerden biri olan Missouri Üniversitesi’nden Megan Gillikan, duygusal yakınlık açısından son doğan çocukların ortanca veya ilk çocuktan daha fazla tercih edildiğini belirtmektedir. Ancak duygusal yakınlığın en güçlü belirleyicisi, ebeveynlerin çocuğun kendilerine benzediğine dair hisleridir.

KAYIRILMANIN DEZAVANTAJLARI

Gilligan, kayırmacılıktan kaynaklanan zayıf kardeş ilişkilerinin, daha az tercih edilen kardeşin kendisi hakkında daha yetersiz hissetmesine ve ebeveynle daha az olumlu bir ilişkiye sahip olmasına neden olabileceğini vurgulamaktadır. “Altın çocuk” olmanın dezavantajları olabilmektedir: “En sevilen çocuk olmanın birçok faydası olmasını bekleyebilirsiniz, ancak bu durum yetişkin çocuklar için duygusal sıkıntılara da yol açabilir. Kayırmacılığın, kayırılan çocuklar için daha yüksek depresif belirtilerle ilişkili olduğunu gözlemledik. Bunun nedeni, bir annenin en sevdiği çocuğu olmanın, o çocuğun kardeşleriyle ilişkilerinde çatışma yaratmasıdır. Yetişkinlik döneminde kardeşlerle yaşanan bu gerilim, ruh hali üzerinde etkili olmaktadır.”

Bu durum, yaşamın ilerleyen dönemlerinde eşit olmayan bir yüke de neden olabilir. Ebeveynlerden biri aile bakımına ihtiyaç duyduğunda, genellikle kayırıldığını düşündükleri çocuğa yönelirler. Kramer, tüm çocuklara eşit davranmanın çözüm olmadığını belirtmektedir. “Çocuklara her durumda aynı şekilde davranmak imkansızdır ve çocuklar da bunu istemez. Onlar kim olduklarının, yaşlarının, ilgilerinin, cinsiyetlerinin ve kişiliklerinin anlaşılmasını isterler.” Daha bilinçli davranmak, ebeveynlerin sürekli olarak adil olmayan durumlara yol açmaktan kaçınmasına yardımcı olabilir. Çocuklar kayırmacılık modelini öğrenebilir ve yetişkinler olarak bunu kendi ebeveynlik tarzlarına ve ilişkilerine uygulayabilirler. Bu nedenle, “Farkında olmaz ve bu zinciri kırmak için harekete geçmezsek, muhtemelen aynı davranışı sergilemeye devam ederiz.”

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP