Mısır uygarlığını inceleyen bakış açıları oldukça çeşitlidir. Son zamanlarda sosyal medyanın etkisiyle, Mısır piramitleri hakkında birçok spekülasyon ve teori ortaya atılmaktadır. Independent Türkçe’de yer alan bilgilere göre, Mısırlıların en büyük sembollerinden biri olan Büyük Piramit dahil olmak üzere, eski piramitlerin inşasıyla ilgili bazı grupların dışarıdan müdahale ettiği iddiaları, eski Mısır uygarlığı hakkında tartışmalara yol açmaktadır.
Piramitlerin inşasıyla ilgili pek çok farklı görüş bulunmaktadır. Bazı kişiler, bu devasa yapıları uzaylıların, bazıları ise Ad kavminden Amaleklilerin inşa ettiğini iddia etmektedir. Ayrıca, Yahudilerin de bu inşaat süreçlerinde yer aldığına dair iddialar mevcuttur. Piramitler Hakkında Çok Fazla Konuşuluyor
Ayrıca, piramitlerin, tüm Mısır medeniyetinin ait olduğu iddia edilen Afrocentrist gruplar tarafından inşa edildiği yönünde görüşler de bulunmaktadır. Milattan önce 2630 ile 1530 yılları arasında inşa edilen piramitler, firavunlar için devasa mezar yapıları olarak tasarlanmış ve “son dinlenme yeri” ile “güç ve ölümsüzlük simgesi” olarak büyük bir öneme sahip olmuştur.
Piramitlerin inşa yöntemleri konusunda arkeologlar ve tarihçiler arasında süregelen tartışmalar bulunmaktadır. Ancak, bu yapılar için vasıflı işçiliğin, mühendislik danışmanlığının ve iyi bir planlamanın kullanıldığına inanılmaktadır. Firavunlara İlgi
Kahire Üniversitesi’nde arkeoloji uzmanı olan Ahmed Bedran, bu konuyla ilgili olarak şunları belirtmiştir: Eski Mısır uygarlığı, ölümden sonra diriliş ve ahiret inancına dayanmaktadır. Piramitler de dahil olmak üzere, tüm yapılar mezar inşasına ve ölülerin ikinci yaşamda kullanacakları eşyaların mumyalanmasına yönelik bir ilgi göstermektedir. Başlangıçta basit gömü yerleri ile başlayan bu süreç, zamanla gelişmiştir. Bedran, piramitlerin aniden ortaya çıkmadığını, aksine bu süreçte pek çok aşama ve deneyim yaşandığını vurgulamaktadır. Bu noktada, piramit inşa etme deneyimlerinin, ünlü Basamaklı Piramit gibi teras şeklindeki mezarların yapılmasıyla başladığını ve daha sonra Dördüncü Hanedan döneminde Kral Sneferu’nun Dahshur’da piramitler inşa ettiğini ifade etmektedir.
Bedran ayrıca, diğer grupların piramitleri inşa ettiği yönündeki iddialara karşı da şu soruları sormaktadır: “Neden bu büyük yapıları kendi medeniyetlerine tanıklık etmesi için kendi ülkelerinde inşa etmediler? Neden başka bir ülkede böyle bir yapı inşa ettiler?” Kimi iddiaların, Yahudilerin piramitleri inşa ettiğini öne sürdüğünü belirten Bedran, bu durumun tarihsel olarak yanlış olduğunu ifade etmektedir. Yahudilerin Mısır’a piramidi inşa etme döneminde yaklaşık 1500 yıl sonra geldikleri biliniyor; dolayısıyla o dönemde piramitlerin inşa süreci boyunca Mısır’da hiç Yahudi bulunmamaktadır.
Aynı zamanda, kayıp kıta Atlantis’in Sfenks’in altında olduğu ve bu heykelin altında çeşitli kazılar yapıldığı iddiaları da mevcuttur. Ancak, bu heykelden herhangi bir iz bulmak mümkün olmamıştır. En Olası Teori Nedir?
Bilim insanları, piramidin nasıl inşa edildiğine dair çeşitli teoriler geliştirmiştir. İki milyon tahmin edilen bu devasa taşların nasıl kaldırıldığı sorusu, hala yanıt beklemektedir. Bu büyüklükte bir yapının inşaatının nasıl organize edildiği ve Eski Mısırlıların piramidi inşa etme becerileri konusundaki şüpheler de gündeme gelmektedir. Eski eser uzmanı Bedran, bu soruları şu şekilde yanıtlamaktadır: Büyük Piramit’in inşası, çok sayıda işçinin katıldığı bir ulusal proje fikrini ortaya koymaktadır. Sel dönemlerinde farklı illerden gelen çiftçiler, piramidin inşasında çalıştırılmaktaydı. Aileler, vergilerinden düşülmek üzere yiyecek ve içecek temin ediyorlardı. Barınma, yeme-içme ve sağlık hizmetleri en büyük öncelik haline getirilmişti. Çevrede ortopedi uzmanlarının bulunması ve hastaların tedavi edilmesi için gerekli altyapı sağlanmıştı. “Piramit inşaatçılarının mezarları zaten mevcut ve bu, piramitleri inşa edenlerin köle ya da zorla çalıştırılan işçiler olduğuna dair tüm iddiaları reddetmektedir,” diyen Bedran, açıklamalarına devam etmektedir. Ayrıca, piramitlerin inşasına dair en önemli delillerden biri olan Vadi Ceref Papirüsü, piramidi Mısırlıların inşa ettiğine dair kesin bir kanıt sunmaktadır. Bu papirüs, Kızıldeniz’de bir limanın belgelerini barındırmakta ve piramidi inşa eden ekiplerin günlüklerini içermektedir. Taşların nasıl taşındığını ve inşaat sürecinin detaylarını açıklamaktadır. Bu durum, Mısırlıların piramidi inşa ettiklerine dair güçlü bir delil sunmaktadır. Bedran, “Piramidin inşasında kullanılan en olası teorinin, piramidin tepesine ulaşmak için yükselen eğim ile birlikte mimari, mühendislik ve astronomik detayların bir araya getirilmesi olduğunu” ifade etmektedir.
Kayıp Mumya Nerede?
Büyük Piramit, 5 bin yıl boyunca bilim insanlarını şaşırtmaya devam eden ve dünyanın en önemli sit alanlarından biri olarak kabul edilen bir kral mezarını barındırmaktadır. Piramidin içinde boş bir lahit bulunması, bu büyük mumyanın nerede olduğu hakkında birçok soruyu gündeme getirmektedir. Mumya çalındı mı, yoksa başka bir mezara gizlenerek korunmaya mı çalışıldı? Yoksa bir gün beklenmedik bir şekilde mi ortaya çıkacak? Aynı zamanda, mühendislik, mimarlık ve astronomi açısından bir mucize olarak değerlendirilen Büyük Piramit’in yöneticisine ait, şu anda Mısır Müzesi’nde sergilenen 7,5 santimetrelik tek bir küçük heykel dışında hiçbir şey bulunmamış olması, oldukça ironiktir. Eski Mısır’daki pek çok kralın aksine, bu kralın büyük heykellerine dair herhangi bir bulgu olmaması dikkat çekmektedir. Mısır antikaları araştırmacısı ve Mısır Arkeologlar Birliği üyesi Ali Ebu Dishish, bu konudaki görüşlerini şu şekilde aktarmaktadır: Kral Keops’un doğrulanmış tek heykeli fildişinden yapılmış olup, Abidos’ta bulunmuştur. Bu heykelin, hükümranlığı döneminde mevcut olan refah ve iyi koşullara rağmen, diğer krallar gibi devasa heykellerinin olmaması dikkat çekicidir. Ancak bu duruma dair birçok olasılık bulunmaktadır ve bunları doğrulamak için yeterli kanıt bulunmamaktadır. Keops’un döneminde inşa edilen ve daha sonra yıkılan heykellerin kalıntıları olabilir ya da bu heykeller yeniden kullanılmış olabilir. Kazı çalışmaları devam ettikçe Keops’un heykelleri bir gün bulunabilir. Belki de heykel yapımına yönelik pek ilgisi olmamış ve tüm enerjisini piramidi inşa etmeye yönlendirmiştir; ancak bu durum hala kanıtlanmamış bir varsayım olarak kalmaktadır.
Dishish, açıklamalarına şu şekilde devam etmektedir: “Ordunun komutanı Rahotep’in Keops dönemine ait heykelleri bulunmaktadır. Mısır Müzesi’nde yer alan Rahotep ve Nofret’in heykeli, kendisini ve eşini temsil eden büyük bir eserdir.” Ebu Dishish, Kral Keops’un kendisiyle ilgili olarak da arkeologları şaşırttığını, çünkü Büyük Piramit’in içinde adının geçtiği bir kartuş bulunmadığını ve kendisine atfedilen pek çok iz bulunmadığını sözlerine eklemektedir.
Arkeolojik Planlama
Kültür Yüksek Konseyi, Tarih ve Eski Eserler Komitesi üyesi ve Mısır Medeniyetini Savunma Kampanyası Başkanı Abdurrahim Reyhan, Mısır uygarlığının maruz kaldığı yoğun kampanyalara atıfta bulunmaktadır. Reyhan, bu tür bir baskının organize edilmesi ve bilimsel bir yanıt verilmesi gerektiğini savunmaktadır. Ancak, çoğu zaman bu tür saldırıları ele alan yapılar, genellikle sosyal medya ve uydu kanalları aracılığıyla yayılan aceleci yanıtlarla karşılaşmaktadır. Bu durum, bilimsel olarak çürütülmeyen bir mesele haline dönüşmektedir. Reyhan, Mısır insanlarının eski eserlerle olan ilişkilerini anlamalarının ve bu mirası koruma değerinin önemini kavramalarının gerekliliğini vurgulamaktadır.
GÜNDEM
10 gün önceEKONOMİ
10 gün önceGENEL
10 gün önceGENEL
10 gün önceGÜNDEM
11 gün önceSPOR
11 gün önceGÜNDEM
11 gün önce