Gücücek Koyu’nda İhale Protestosu ve Doğa Koruma Mücadelesi

Gücücek Koyu’nda İhale Protestosu ve Doğa Koruma Mücadelesi

ABONE OL
January 22, 2025 22:46
Gücücek Koyu’nda İhale Protestosu ve Doğa Koruma Mücadelesi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Gücücek Koyu’nda İhale Protestosu

Gücücek Koyu'nda İhale Protestosu

İzmir’in Çeşme ilçesinde yer alan Gücücek Koyu, geçtiğimiz ay Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından plaj işletmesi olarak ihaleye açılmıştı. Bu duruma tepki gösteren GÜDODER (Gücücek Doğayı Koruma Derneği), 2017 yılında bu koyu korumak amacıyla kurulmuştu. Dernek, ihaleye katılarak 56 milyon liralık en yüksek teklifi verdi. Ancak, bu miktarın ödenemeyecek bir rakam olduğuna karar veren dernek, ihalenin iptali için kararlılıkla mücadelesine devam ediyor.

Gücücek Koyu'nda İhale Protestosu ve Doğa Koruma Mücadelesi

“Anayasa ile bize verilen hakkımıza sahip çıkmaya kararlıyız”

GÜDODER ve diğer sivil toplum kuruluşlarından oluşan bir grup, Çeşme merkezinde toplanarak protesto yürüyüşü gerçekleştirdi. Grup adına basın açıklamasını okuyan GÜDODER Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Seher Gacar, “Bugün kalbimizin bir yarısı Akbelen’de. Orada da doğanın yaşam hakkını savunan güzel insanlar bir araya geliyor. Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, ‘Hattı müdafaa yoktur. Sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır’ demiştir. Ancak biz, şu an herkesin kendi evinin önünü temizlemesi gerektiğini düşünerek hattımızı müdafaa etmek zorundayız. Bugün müdafaa hattımızda yine Gücücek Koyu’muz var. Biz koyumuzu sonuna kadar korumaya, yeni bir kıyım riskinin önünü almaya ve anayasa ile bize tanınan haklarımıza sahip çıkmaya kararlıyız. Hafızasızlık başa bela. Bu yüzden 2017’de Gücücek Koyu’nda yaşananları tekrar tekrar anlatıyor, hatırlatmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

“2017’de koyumuzun doğal yapısından geriye hiçbir şey bırakmamışlardı”

Seher Gacar, “2017’de de Gücücek Koyu’nun, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü tarafından ihale ile bir işletmeye kiralandığını hatırlatmak istiyorum. Onlarca yıldır bu çevrede yaşayan ve özgürce bu sahilden denize giren insanlara sahilin en kıyısında küçücük bir alan bırakılmıştı. Sahilin tamamı o dönemde basında çıkan bir haberde ‘cezaevi duvarı’ gibi taş duvarla çevrildi. Devasa iş makineleri ile koyumuza dalmışlar, betonu, demiri ve plastik boruları ile doğal sit alanında olmaması gereken inşaat malzemelerini yığmışlardı. Koyumuzun doğal yapısından ve kimliğinden geriye hiçbir şey bırakmamışlardı. Ve arsızca bize demişlerdi ki: ‘Bir tuvaletiniz, bir duşunuz bile yoktu. Size medeniyet getirdik.’ Hep birlikte direnmiş ve çalmadık kapı bırakmamıştık. O dönemdeki kurucu başkanımız, sahile konulmak istenen konteynerlerin altına oturmuş, ‘getirin, üzerime bırakın’ demişti. Taşlı, sopalı kavgalar bile yaşanmıştı. Böylesi bir direniş ile kurtardık koyumuzu” ifadelerini kullandı.

“Halk plajı diye bir tanımlama, ayrım yoktur; bütün plajlar halkındır”

Gücücek Koyu'nda İhale Protestosu ve Doğa Koruma Mücadelesi

Gücücek Koyu’nun 6 yılda kendini rehabilite ettiğini ve eski doğal kimliğine kavuştuğunu belirten Gacar, “Ancak bu yıl yeni bir ihalenin şoku ile sarsıldık. Sahillerimizin kiralanmasına sonuna kadar karşı olsak da yeni bir facianın önüne geçmek için, gönüllülerimizden ihale bedelini toplayıp içimize sinmese de kendi koyumuzu kiralamaya razı olduk. İhaleye katıldık. Gelin görün ki ihale tutarı 56 milyon TL’yi aştı. Biz koyumuzu korumak için en yüksek teklif olan 56 milyonu aşan tutarı verdik. Ancak gerçekleştirdiğimiz toplantılar ve teamül yoklamaları sonucunda yıllık KDV dahil 67 milyon TL’yi aşan bu tutarı temin etme imkanımızın olmadığına kani olduk. Üstelik bu bedel, her yıl enflasyon oranında artarak tekrar ödenecek. Sonuç olarak, biz de koyumuzu kurtarmak ve korumak için yeni bir mücadelenin startını verdik. Bu yıl yapılan ihalenin şartnamesinde 870 metrekarelik alan ‘halk plajı’ ibaresi ile ayrılmış, kiralama dışı bırakılmış. Devletimiz, 3 bin metrekare alana sahip koyun 870 metrekaresini halka; 2 bin küsur metrekaresini işletmeye ayırmış. 870 metrekare alan halka ait ise 2 bin küsur metrekaresi kimin? Onlar halk değil mi? Devlet en baştan bu ayrımla kiralanan alanın kendini halkın üstünde gören seçkin zümreye ait olduğunu tescillemiş olmuyor mu? İşte bizim sınıfsal eşitsizliği normalleştiren bu ayrımı reddetmemiz gerekiyor. Lütfen, gelin hep birlikte bu ‘halk plajı’ kavramını dilimizden, zihnimizden, her türlü kullanımdan kaldıralım. Halk ormanı, halk gölü, halk nehri diye bir tanımlama nasıl ki yoksa halk plajı diye bir tanımlama da olamaz. Halk plajı diye bir tanımlama, ayrım yoktur; bütün plajlar, bütün sahiller halkındır” dedi.

“Plajdaki her bir kum tanesine 85 milyonda bir hisse ile ortağız”

Ücretli plajların Anayasa’ya göre suç olduğunu yineleyen Gacar, “Anayasamızın 43. maddesi ve bu maddenin göndermesi ile kıyı kanunu 5. maddesi bize bu hakkı verir: ‘Kıyılar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır.’ Ancak Çeşme’deki ve Türkiye’deki pek çok sahil beldesindeki ‘beach club’ denilen plaj işletmeleri, T.C. Anayasa’sının üstünde oldukları için 1000 ile 2500 TL arasında değişen giriş ücreti ödemeden anayasal hakkımızı kullandırmıyorlar. Oysaki seçkinler sınıfına dahil olmadığınız için girmenize izin verilmeyen o plajdaki her bir kum tanesine seksen beş milyonda bir hisse ile ortağız biz. Bizde, sahillerin özel sektöre kiralanmasının önünü açan yönetmeliğin gerekçesi şudur: Halkın plajı kullanımı sırasında tuvalet ve duş ihtiyacı var, duş ve tuvalet konulduğunda temizliği sorun. Plajda yiyecek-içecek satacak bir büfeye ve şemsiye, şezlong kiralamaya izin verilsin, bu kişiler de karşılığında plajın ve tuvaletlerin temizliğini üstlensin. Sözleşmeler standarttır: Sökülebilir basit malzeme, sınırlı basit yapılar ve gölgelikler yapılabilir, etrafı çevrilemez, kapatılamaz. Teori bu olsa da uygulamada 3 kişilik bir aile olarak o tuvalet ve duşu kullanabilmek için cebinizde bir günde harcayabileceğiniz en az bir aylık emekli maaşı tutarında paranızın olması gerekiyor. Halkın sahilde kullanabileceği duşu ve tuvaleti olsun diye yapılan yönetmelik, halkı o duş ve tuvalet için kişi başı en az 1000 TL ödemek zorunda bırakıyor” şeklinde konuştu.

“Tabiat varlıklarını idareden korumak için mücadele etmek zorundayız”

Gücücek Koyu'nda İhale Protestosu ve Doğa Koruma Mücadelesi

Ücretli plajların zararlarını sıralayan GÜDODER başkanı, “Mesele sadece ücretli giriş değil. Bu işletmeler, doğal sit olan koyları bir avuç seçkinin eğlencesi için betona ve demire boğarken, tropik adaların sahillerine benzetmeye çalışıyorlar. Ancak ortaya, diskotekle karışık, kimliksiz, doğallığını tamamen yitirmiş, hiçbir şeye benzemeyen ucube yapılar çıkıyor. Çevreye yaydıkları fiziksel kirlilik yanında, büyük bir gürültü kirliliği de cabası. Bizim karşı duruşumuz can yakan pratiklerden gelmektedir. Doğal sit alanı olan koyumuz ile ilgili tüm yetki Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü’nde. Kurumun adı ve kuruluş amacı tabiat varlıklarını korumaya dair olsa da ne yazık ki sistem çoğu zaman buna izin vermiyor. Ne ironiktir ki vatandaş olarak bizler tabiat varlıklarını idareden korumak için mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Oysaki halk doğayı devletten korumamalı, devlet ile birlikte doğayı korumalı. Ancak, merkezden yereli yönetmede karşılaşılan sorunlar burada da aynı. Bu ve benzeri koylara halk ve belediye iş birliği içinde bakıyor, temizliyor; merkezi idare Ankara’dan kaderini belirliyor. Merkezden yerelin denetimi deseniz çok güç. Ben, buradan Sayın Bakanımız Özhaseki’ye bir kez daha davetimi yineliyorum: Lütfen, yarımadamıza teşrif etsin, birlikte tebdil-i kıyafet yarımadamızdaki özel işletmelere kiralanan plajları gezelim. Kiralama şartnamesini ihlal etmemiş tek bir işletme bulamayacaktır. En başta vatandaşın ücretsiz girişine engel çıkarmayan tek bir işletme bulamayacaktır” ifadelerini kullandı.

“Bakanlığa, ‘Biz bu filmi gördük. Tekrarını da yeni versiyonunu da görmek istemiyoruz” diyoruz”

Seslerini iktidara duyurmak istediklerini ifade eden Gacar, “Biz her kanaldan, her platformdan merkezi idareye sesimizi duyurmak istiyoruz. Gücücek Koyu ile ilgili kiralama ihalesinden vazgeçilmesini istiyoruz. Sahillerin halka bırakılmasını talep ediyoruz. Bakanlık ve genel müdürlüğün elinde mevzuat ve şartname var, bizde ise az evvel bahsettiğim somut gerçekler ve çok can yakan pratikler var. Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’ne, bakanlığa ‘Biz bu filmi gördük. Tekrarını da yeni versiyonunu da görmek istemiyoruz’ diyoruz. Gücücek Koyu, önünüzdeki bir dosyadan, haritadan, bir uydu fotoğrafından ibaret değil. Gücücek, Ovacık halkı ile yaşayan, bütünleşen bir doğa parçası. Bırakın, bu doğal güzellik doğal kalsın; kâr hırsı ile bir kez daha talan edilmesin. Ve yine bırakın, geçim derdindeki dar gelirli vatandaşların ücretsiz günü birlik tatil yapabileceği, denize girebileceği, nefes alabileceği sınırlı sahillerden biri daha halkın elinden gitmesin. Bu koyun doğal haliyle kalmasını istiyoruz. İllaki bir düzenleme yapılacaksa, Turizm Bakanlığı tarafından başlatılan halkın kullanımına tahsisli plaj projesi kapsamına Gücücek Koyu’nun da alınmasını ya da belediyeye tahsis edilmesini istiyoruz. Vatandaş olarak devlet ile yaptığımız toplumsal sözleşmeden doğan hakkımızı, bize ait olanın bizde kalmasını istiyoruz” dedi.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP