Afrika, darbe geçmişi açısından en kabarık kıtadır. 1950 yılından bu yana toplamda 214 darbe girişimi yaşanmış ve bunların 106’sı başarıya ulaşmıştır. Ancak son dönemlerde kıtada darbelerin sayısında gözle görülür bir artış yaşanmaktadır. Sadece 2.5 yıl içinde 8 darbe girişimi ortaya çıkmıştır. Birçok uzman, bu artışın temel nedenleri arasında küresel dengelerdeki büyük değişimleri öne sürmektedir. Geçtiğimiz yıl, ABD’nin dış politikasına dair önemli yayınlardan biri olan Foreign Policy, “Batı, Afrika’yı nasıl kaybetti?” başlıklı bir makale yayınladı. Bu yazıda Batılıların sömürge geçmişinin üzerine koyamadığı, Rusya ve Çin’in ise altyapı yatırımları ve güvenlik garantileri sağlayarak kıtayı etki alanlarına kattığı vurgulanıyordu. Foreign Policy’e göre Afrika’ya sadece “parmak sallamak” gibi yüzeysel yaklaşımlar çözüm getiremeyecektir.
Çin’in “Bir Kuşak Bir Yol” projesinin deniz ayağı da Afrika kıyılarına ulaşmıştır. Doğu Afrika’nın “Afrika Boynuzu” olarak bilinen ülkeleri, yapılan altyapı yatırımlarıyla Çin’in nüfuzu altına girmiştir. Bu değişimin ilk ayak sesleri, Etiyopya’daki iç savaşta duyulmuştur. Batı destekli Tigray Kurtuluş Ordusu (TPLF), Çin ve Rusya’nın desteğini alan Etiyopya hükümetiyle kanlı bir çatışmaya girmiştir. Bu çatışmalar, geçtiğimiz yıl Etiyopya’nın lehine sonuçlanmıştır.
Son yıllarda, Batı Afrika da tıpkı Doğu Afrika gibi birçok darbe ve iç karışıklığa sahne olmuştur. Kıtanın en fazla darbe yaşamış ülkesi olan Burkina Faso, bu dönemde sıkıntılı günler geçirmiştir. Burkina Faso’da neredeyse altı ayda bir darbe yaşanmıştır. Ocak 2022’de ordunun yönetime el koymasının ardından sadece sekiz ay sonra tekrar bir darbe gerçekleşmiş ve ülkenin başına 36 yaşındaki Yüzbaşı İbrahim Traore geçmiştir. Traore’nin iktidara geçişi, Burkina Faso tarihindeki birçok darbeden yalnızca biri olarak görülse de, bu durum çok daha derin anlamlar taşımaktadır. Yüzbaşı Traore, Fransız askerlerine ülkeyi terk etmeleri için bir ay tanımıştır. Geçtiğimiz ay, Rusya’da büyük bir gürültü koparan Wagner lideri Yevgeny Prigojin, Yüzbaşı Traore için “kahraman” ifadesini kullanmıştır. Bu durum, Rusların bu Batı Afrika ülkesinin politik figürleriyle ilgili neden konuşma gereği duyduğunu sorgulatmaktadır.
Burkina Faso, Rusların ilgilendiği tek ülke değildir. Geçtiğimiz yıllarda darbelerle anılan Mali, Çad ve Nijer de Wagner’in en aktif olduğu ülkeler arasında yer almaktadır. Son darbenin yaşandığı Nijer’de de Burkina Faso’na benzer bir durum söz konusudur. Yönetimi ele alan komutan Omar Tchiani, ülkede 2019’dan beri aktif olan ABD üssündeki askerlerin dışarı çıkmasını yasaklamıştır. Bu üs, SİHA üssü olarak da kullanıldığı için, hava sahasının kapatılmasıyla birlikte etkisiz hale gelmiştir.
Wagner lideri Prigojin’e ve konuyla ilgili yorum yapan diğer Rus analistlere göre, bu darbeler furyasının temel nedeni Fransa ve ABD’nin bölgede sergiledikleri “yeni sömürgeci” davranışlardır. Uranyum yataklarıyla gündeme gelen Nijer’de, aktif olan Fransız şirketlerinin Nijer halkının yaşadığı yoksulluktan sorumlu olduğu iddia edilmektedir. Burkina Faso’nun yeni lideri Yüzbaşı Traore de bu noktaya dikkat çekmiştir. Traore, “Afrika, dünyanın en zengin kıtası… Peki, biz neden bu kadar yoksuluz?” şeklinde bir ifade kullanmıştır.
Batılılar ise tüm bu gelişmelerin, Rusya’nın Afrika’da yer edinmesi için yürürlüğe sokulmuş bir plan olduğunu öne sürmektedir. Onlara göre, Çin altyapı yatırımları adı altında Afrika’yı borç tuzağına çekmekte, Rusya da Wagner aracılığıyla koltuğu sallantıdaki liderlere koruma sağlamaktadır. Bu durum karşılığında ise ülkedeki yer altı kaynaklarını Prigojin gibi oligarkların enerji şirketlerine açmaktadır. Batı medyasında Afrika’da el ele giden “borç ve Wagner” tuzağı ile ilgili birçok makale kaleme alınmıştır. Hatta Vladimir Putin, St. Petersburg’da Afrika liderleriyle yaptığı toplantıda kıtanın toplam 23 milyar dolarlık borcunu sildiğini açıklamıştır. “Bizim kimseye tuzak kurduğumuz yok” mesajını vermeye çalışmıştır.
Ancak Rusya’nın, “Batı Afrika’yı hala uranyum için yağmalıyor” iddiası da tartışmalıdır. Nijer, dünyadaki uranyum madeninin yalnızca %4’üne sahiptir. Uranyum pazarının küresel değeri ise 2022 yılında 2.7 milyar doları bulmuştur. Yani Batılılar açısından Nijer’deki uranyum yataklarının “yağmalanmasının” kar odaklı bir mantığı yoktur. Tabii ki uranyum, bu topraklardaki tek kaynak değildir; birçok Afrikalı, yoksulluklarının sebebinin Fransızlar olduğunu düşünmektedir.
Nijer’deki darbe ile Batı Afrika’daki ittifaklar yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başlamıştır. Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), Fransa ve ABD yanlısı bir tutum sergilemiştir. ECOWAS ülkelerinin öncüsü olan Nijerya, Nijer’e karşı olası bir askeri müdahale sinyali vermiştir. Bölgedeki en güçlü ordulardan birine sahip olan Nijerya’ya, Benin, Gana, Togo ve Senegal destek vermektedir. ECOWAS’ı müdahale etmesi durumunda karşılık vermekle tehdit eden ve Nijer’i savunacağını açıklayan ülkeler arasında ise Mali, Burkina Faso, Cezayir ve Gine bulunmaktadır. Dahası, sokaklarda Rus bayrakları ve “Yaşasın Rusya” sloganları atan Nijerlilere destek için, Kasım Süleymani’nin ölümünden sonra İran’ın Kudüs Gücü birliklerinin başına geçen İsmail Gani’nin uçağı Libya’dan Nijer’e ulaşmıştır. Kudüs Gücü, gayri nizami savaş yöntemleri kullanan ve İran’ın nüfuzunu Ortadoğu ve Afrika’da yaymayı hedefleyen bir askeri yapı olarak bilinmektedir.
Uzun zamandır gündemde olan “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” ifadesinin mimarı olan Emmanuel Macron’un, ABD dışında sürdürmek istediği bir dizi emperyalist hayali olduğu bilinmektedir. Batı Afrika’da varlığını sürdürmekte zorlanan Fransa, kıtada etkisini korumak istemektedir. Ancak askeri müdahale, Batı’da çok fazla destek gören bir fikir değildir. Olası bir müdahalede Batılıların istihbarat yardımı ve hava desteği ile sınırlı kalması gerektiği düşünülmektedir. Ukrayna ve ileride muhtemel bir Tayvan çatışması için hazırlık yapan ABD’nin, Afrika’da böyle bir çatışmaya katılacak zamanı yoktur. Nijerya, “askeri müdahale son seçenek” demesine rağmen, gerilimlerin hızla tırmandığı bir dönemde bulunmaktadır. Eğer geri adım atılmazsa, Batı Afrika’da birçok ülkenin dahil olabileceği karmaşanın fitili ateşlenebilir.
GÜNDEM
10 gün önceEKONOMİ
10 gün önceGENEL
10 gün önceGENEL
10 gün önceGÜNDEM
11 gün önceSPOR
11 gün önceGÜNDEM
11 gün önce