Uyku Felci: Korkutucu Deneyimler ve Kültürel Etkileri

Uyku Felci: Korkutucu Deneyimler ve Kültürel Etkileri

ABONE OL
January 22, 2025 21:48
Uyku Felci: Korkutucu Deneyimler ve Kültürel Etkileri
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Uyku Felci: Korkutucu Bir Deneyim

Uyku felcini ilk olarak genç bir kızken deneyimledim. Sabahın erken saatleriydi ve okula gitmek için kalkmama daha birkaç saat vardı. Gözlerimi açtım ama hareket edemiyordum; bütün vücudum felç olmuştu. Beynim uyanık olmasına rağmen kaslarım hâlâ derin bir uyku içindeydi. Yatak odam sanki daralıyor, duvarlar üzerime geliyordu ve kendimi büyük bir panik içinde hissettim. Yaklaşık 15 saniye sonra bu felç durumu sona erdi. O an, yaşadığım durumun uyku felci olduğunu öğrendim. Bu, vücudun geçici olarak felç kaldığı ve beynin bir kısmının uyanık olduğu yaygın bir durumdur.

İlk korkutucu deneyimimin ardından, uyku felci yaşamaya iki-üç gecede bir devam ettim ve her seferinde korkum biraz daha azalmıştı. Ancak, uyku felci bazı insanların hayatını çok daha fazla etkileyebilir. Konuştuğum 24 yaşındaki bir hasta, 18 yaşındayken yaşadığı deneyimle ilgili şunları söyledi: “Uyandım ve hareket edemiyordum. Perdemin arkasında kötü görünümlü bir figür gördüm. O varlık göğsümün üzerine atladı. Başka bir boyuta girdiğimi düşündüm. En korkutucu olanı ise çığlık atamadığımdı.” Bu durum o kadar canlı ve gerçekti ki, unutulmaz bir iz bıraktı.

Eski ve Yaygın Bir Olgu

Uyku felcinin belirtileri arasında şeytan, hayalet, uzaylı gibi tehditkar varlıklar ve hatta ölü akrabaların halüsinasyonlarını görmek yer alıyor. Bazı insanlar ise, kendi vücutlarından bazı parçaların havada uçuştuğunu ya da bedenlerinin bir kopyasının yanlarında yattığını rapor ediyor. Diğerleri, melek görüp dini bir deneyim yaşadıklarını ifade ediyor. Araştırmacılar, bu halüsinasyonların bir zamanlar Avrupa’da cadılara olan inancı körüklemiş olabileceğini ve bazı modern uzaylı kaçırma iddialarının arkasında bile olabileceğini düşünüyor.

Edebiyat tarihinde de bu tür deneyimlere dair çok sayıda renkli tasvir bulunmaktadır. Mary Shelley’nin “Frankenstein” adlı eserindeki bir sahneyi yazarken, uyku felci haline dair deneyimlerden esinlendiği görülmektedir. Harvard Üniversitesi’nde uyku araştırmacısı olan Baland Jalal, uyku felci üzerine yapılan ilk klinik çalışmayı 2020 yılında tamamladı ve bu durumun artan bir ilgi odağı haline geldiğini belirtti.

Bugün Maryland St Mary’s College’da misafir doçent olarak görev yapan klinik psikolog Brian Sharpless, 2011’de Pennsylvania Eyalet Üniversitesi’nde yaptığı kapsamlı bir çalışmayla uyku felcinin yaygınlığını ortaya koydu. Bu çalışma, yetişkinlerin yaklaşık %8’inin bu durumu yaşadığını, üniversite öğrencilerinde ise bu oranın %28’e, psikiyatri hastalarında ise %32’ye kadar çıktığını gösterdi.

Uyku Felcinin Nedenleri

Uyku felcini deneyimleyen bazı kişiler, bu duruma doğaüstü açıklamalar getirirken, Jalal, nedenin çok daha basit olduğunu ifade ediyor. Geceleri vücudumuz, uykunun dört aşamasından geçer. Son aşama, hızlı göz hareketi uykusu ya da “REM” olarak adlandırılır ve bu aşama rüya gördüğümüz zamandır. REM aşamasında beyin, kendimize zarar vermememiz için kasları felç eder. Fakat bazen, bilim insanları bunun nedenini tam olarak açıklayamıyor, beynin duyusal kısmı REM’den erken çıkabiliyor ve kendinizi uyanık hissettiriyor. Ancak beynin alt kısmı REM’de kalmaya devam ediyor ve kaslara felç mesajı göndermeye devam ediyor.

Jalal, “Beynin duyusal kısmı aktif hale gelir,” diyor. “Zihinsel ve algısal olarak uyanıyorsunuz ama fiziksel olarak hâlâ felçsiniz.” Ancak, bu durum bazı insanlar için daha ciddi sorunlara yol açabiliyor. Sharpless’ın araştırması, uyku felci yaşayanların %15 ila %44’ünün “klinik olarak önemli sıkıntı” yaşadığını göstermektedir. Bu sıkıntılar genellikle durumun kendisinden ziyade, uyku felcine nasıl tepki verdiğimizden kaynaklanıyor. Hastalar, gün boyunca bir sonraki nöbetin ne zaman geleceği konusunda endişe duyuyor. Espie, bunun bir tür panik atağa dönüşebileceğini vurguluyor. En ciddi vakalarda ise uyku felci, narkolepsinin bir belirtisi olabilir. Narkolepsi, beynin uyku ve uyanma düzenini kontrol edemediği ve kişinin uygunsuz zamanlarda uykuya dalmasına neden olan daha ciddi bir rahatsızlıktır.

Tedavi Yöntemleri

Uyku felcinin tedavisinde en yaygın yaklaşım eğitimdir. Hastalara uyku felcinin nasıl meydana geldiği basit bir şekilde anlatılır ve tehlike altında olmadıkları konusunda güvence verilir. Bazı durumlarda meditasyon terapisi de uygulanır. Bu terapinin amacı, hastaların yatağa gitme konusundaki endişelerini azaltmak ve uyku felci sırasında sakin kalmalarını sağlamaktır. Daha ciddi vakalarda, genellikle depresyon tedavisinde kullanılan ve REM uykusunu baskılayabilen seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar) gibi ilaçlar kullanılır.

En dramatik ve etkisi uzun süren uyku felci atakları, canlı halüsinasyonlarla birlikte gelir. Bu halüsinasyonlar korkutucu olsa da, bilim insanları aynı zamanda bize insan beyninin işleyişi hakkında önemli veriler sunduklarını düşünüyor.

Beyin Kendi Açıklamasını Yaratıyor

Uyku felcine girdiğinizde, beyninizin motor korteksi vücuda sinyaller göndermeye başlar ve hareket etmesini söyler. Ancak kaslar felçtir, bu nedenle beyin geri bildirim sinyali alamaz. Jalal, “Bir uyumsuzluk vardır… benlik parçalanmış, bozulmuştur,” diyor. Sonuç olarak, beyin “boşluğu doldurur” ve kasların neden hareket edemediğine dair kendi açıklamasını yaratır. Bu nedenle, birçok halüsinasyonda bir varlığın göğsünüzde oturduğunu ya da vücudunuzu aşağı doğru bastırdığını hissedersiniz. Bu durum, evrimci bilim insanları arasında insan beyninin bir “hikaye anlatma makinesi” olduğu fikrini güçlendiriyor. Dünyanın büyük bir kısmının rastlantısal olduğunu kabul etmekte zorlanıyoruz ve bu nedenle beynimiz, sıradan olaylara anlam katma çabasıyla dramatik anlatılar oluşturuyor.

Londra Üniversitesi Goldsmiths’te anomalistik psikoloji araştırma biriminin başkanı olan Christopher French, on yıldan fazla bir süreyi dünyanın dört bir yanında bu halüsinasyonları yaşamış insanlarla konuşarak ve deneyimlerini kaydederek geçirdi. French, “Ortak temalar var, ancak aynı zamanda büyük miktarda kendine özgülük ve değişkenlik de mevcut,” diyor. Halüsinasyonlar, kültürden büyük ölçüde etkileniyor gibi görünüyor. Örneğin, Kanada’nın bir bölgesinde göğsünüzün üzerinde oturan bir “Yaşlı Cadı” olarak tanımlanırken, Meksikalılar göğüslerinde yatan bir “ölü adam”, Türkler gizemli ve hayaletimsi bir varlık olan “Karabasan”ı tarif ediyor; İtalyanlar ise genellikle cadı halüsinasyonu yaşıyorlar.

Kültürün Yarattığı Korku

Jalal, Danimarka ve Mısır’da benzer yaş ve cinsiyet dağılımına sahip gönüllüler arasında yaptığı çalışmalarda, uyku felcinin ortaya çıkış biçiminde kültürel bir uçurum gözlemledi. Mısırlıların uyku felci geçirme olasılığı, Danimarkalılardan çok daha yüksekti (%25’e kıyasla %44) ve doğaüstü bir açıklama getirme olasılıkları da daha yüksekti. Jalal’ın teorisine göre, doğaüstü korkuları, insanların uyku felcinden daha fazla korkmasına neden oluyor ve bu kaygı, zihin ile beden arasındaki yakın kaynaşmanın bir göstergesi olarak bu olgunun gerçekleşme olasılığını artırıyor. “Kaygı ve stres yaşadığınızda, uyku yapınız daha parçalı hale gelecektir, bu nedenle uyku felci geçirme olasılığınız daha yüksektir,” diyor. “Diyelim ki büyükanneniz size ‘Yaratık böyle görünüyor, geceleri geliyor ve size saldırıyor’ dedi. Bu korku nedeniyle aşırı uyarıldığınızda, beyninizin korku merkezleri aşırı tetikte olur. Ve bir de bakmışsınız ki REM uykusu sırasında ‘Bir şeyler ters gidiyor, hareket edemiyorum, yaratık burada’ hissi ortaya çıkıyor.” Görünüşe göre, kültür gerçekten de bu çarpıcı etkiyi yaratabiliyor.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP