Anayasa Mahkemesi’nden HAGB Düzenlemesine İptal Kararı

Anayasa Mahkemesi’nden HAGB Düzenlemesine İptal Kararı

ABONE OL
January 22, 2025 21:42
Anayasa Mahkemesi’nden HAGB Düzenlemesine İptal Kararı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Anayasa Mahkemesi’nden HAGB Düzenlemesine İptal

Resmi Gazete’de yayımlanan önemli bir karara göre, Anayasa Mahkemesi (AYM), 2 yıl veya daha az hapis cezası ya da adli para cezası öngörülen suçlarda uygulanan ‘Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)’ düzenlemesini iptal etti. HAGB, Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin yaptığı başvuru üzerine yeniden gündeme geldi. Başvuruda, HAGB düzenlemesinin “mağdurlara yeterli tazmin sağlamadığı, faillerin cezadan muaf tutulmasına yol açtığı ve devletin kişilerin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme yükümlülüğünü yerine getiremediği” ifade edildi. Bu durumun Anayasa’nın 17. maddesine aykırı olduğu öne sürüldü ve iptali talep edildi. AYM, HAGB düzenlemesinin iptaline karar verdi. İptal kararı, bir yıl sonra yürürlüğe girecek.

HAGB Nedir?

2005 yılında Türk Ceza ve Ceza Usul Hukuku’nda yapılan değişiklikle yürürlüğe giren HAGB düzenlemesi, 2 yıl veya daha az hapis cezası ya da adli para cezası öngörülen suçlarda, mahkûmiyet hükmünün açıklanmasının belirli koşullara bağlı olarak 5 yıllığına ertelenmesini ve bu şartların sağlanması durumunda davanın düşürülmesini öngörmektedir. Geri bırakma süresi boyunca kişi, belirli şartları yerine getirmek zorundadır. Bu şartların en önemlisi, HAGB kararının kesinleşmesinden itibaren 5 yıl boyunca kasıtlı bir suç işlememektir. Eğer bu süre zarfında şartlar yerine getirilirse, sanık hakkında açılmış kamu davasının düşürülmesine karar verilir ve sanık ceza almamış olur. HAGB kararını kabul eden sanığın temyiz hakkı yoktur ve istinaf mahkemesine başvurma imkânı bulunmamaktadır. Şartları ihlal ederse, mahkeme açıklanması geri bırakılan hükmü açıklar ve verilen cezanın uygulanmasına karar verebilir; bu karar da istinaf incelemesine tabi olur.

İngiltere, ABD ve Fransa gibi birçok ülkede benzer uygulamaları olan HAGB, teoride ceza adalet sisteminde rehabilitasyon ve ikinci şans fırsatı sunma amacını taşımaktadır. Ancak HAGB’nin uygulamasına dair uzun süredir şikayetler dile getirildi ve iptal başvuruları yapıldı.

Neden İptal Edildi?

Anayasa Mahkemesi kararında, kötü muamele iddiaları kapsamındaki davalarda HAGB’nin uygulanması durumunda sanığın infaz edilebilir bir ceza almadığı, mağdur açısından da yeterli ve etkili bir tazmin sağlanmadığı vurgulanıyor. HAGB için sanığın öncelikle bu kararı kabul etmesi gerekmektedir. Bu durum, sanığın daha ceza almadan temyiz hakkından vazgeçmesini gerektirir. AYM ayrıca, sanıkların mahkûmiyet ile tehdit edilerek savunmasız duruma sokulduğunu belirtmektedir. Öte yandan, bu süreçte hiçbir mağdurun rızası da aranmıyor.

Failin Kamu Görevlisi Olduğu Durumlar

AYM kararı, bir ceza davasında failin kamu görevlisi olduğu ve olmadığı durumları ayrı değerlendirmektedir. HAGB düzenlemesinde failin kamu görevlisi olmadığı durumlarda devletin daha esnek davranma imkânı bulunduğu belirtiliyor. Ancak kamu görevlilerinin işkence veya kötü muameleyle suçlandığı durumlarda cezasız bırakılmasının “hoş görülemeyeceği” ifade ediliyor. Bu tip durumlarda HAGB’nin uygulanmayacağına dair yasal düzenlemenin bulunmaması sorun teşkil ettiğini belirten AYM, fail ile mağdur arasındaki dengenin sağlanamadığını vurguluyor. AYM, HAGB düzenlemesinin mevcut haliyle kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarını önlemekte yetersiz kaldığını ifade ediyor. Bu durum, başta ifade özgürlüğü ve toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlükler üzerinde caydırıcı etki doğuruyor.

Sanık ile Mağdur Açısından Nasıl Değerlendirilebilir?

Ceza hukukçusu Süleyman Demirel’e göre AYM’nin kararı, mağdur açısından değerlendirildiğinde, özellikle “işkence, eziyet ve kötü muamele” gibi suçlar bakımından son derece isabetli. Demirel, “Bu suçlar yönünden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından birçok ihlal kararının muhatabıyız, bu konuda karnemiz hiç iyi değil. Bu nedenle kişi güvenliği, yaşama hakkı ve ifade özgürlüğü gibi temel hakların kullanılmasının önünü açılması yönünden ilkesel olarak önemli bir karar” şeklinde konuşuyor. Demirel, sanığın sıradan bir vatandaş olduğu durumlarda ise, mağdurun rızasıyla HAGB kararı verilmesinin sorunu kısmen çözebileceğini düşünüyor.

Kararı sanık açısından değerlendiren Demirel, en önemli sorunlardan birinin yargılama sırasında ceza tehdidi altında olan sanığın, olası cezadan kurtulmak amacıyla özgür iradesi olmadan HAGB kararını kabul etmesi olduğunu belirtiyor. Demirel, “Kaldı ki, uygulamada, iş yoğunluğu bahanesiyle genellikle Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması’nın ne olduğu ve sonuçlarının ayrıntıları ile anlatılmadığı da bilinen bir gerçektir” diyor. Kararın, mağdurlar açısından, uğradıkları suçun karşılığında failin ceza almasını görmeleri açısından tatmin edici olacağını söyleyen Demirel, ceza hukukunun temel amaçlarından biri olan faili topluma yeniden kazandırmak hedefine de dikkat çekiyor. “Bu yönde daha önce kasıtlı bir suç işlememiş ve suça eğilimi olmadığı mahkeme tarafından objektif olarak belirlenmiş olan faile, yasada öngörülen 5 yıllık süre içinde kendini kasıtlı bir suçtan uzak tutma konusunda fırsat verilmesi uygun” diyen Demirel, “Cezanın 2 yıl ve altında kaldığı suçlar yönünden HAGB kurumunun varlığı, ilk kez suç işlemiş ve bir daha suç işlemeyeceğine dair mahkeme tarafından kanaat oluşmuş failler açısından, topluma yeniden kazandırma yönünden olumlu bir uygulama. Bütün bunlarla birlikte asıl sorun, HAGB’nin mevzuata konuluş amacına uygun kullanılmaması.” şeklinde görüşlerini aktarıyor.

Süreç Nasıl İşleyecek?

Anayasa Mahkemesi’nin kararı, 1 yıl sonra yürürlüğe girecek. Bu süreçte HAGB kararı verilmesine hukuken engel olmadığını belirten Demirel, bu bir yıl içinde mahkemelerin yeni düzenleme sonrasında ortaya çıkabilecek karışıklıkları göz önünde bulunduracağını ve bu kararı vermekten çekineceğini ifade ediyor. Yani uygulamada, karar aşamasına gelmiş dosyalarda, HAGB kararı verilebilecek hallerde, Anayasa Mahkemesi kararı gerekçe gösterilerek ‘yeni bir düzenleme yapılana kadar’ duruşmaların ertelenmesi muhtemel. Demirel, bu erteleme süresini en aza indirmek için yasa koyucunun bir an önce AYM kararına uygun şekilde yeni düzenleme yapması gerektiğini vurguluyor.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP