Sınır Ötesi Baskı: Uygurların Aileleri Üzerindeki Çin Polisi’nin Etkileri
  • Antalya Basın
  • Genel
  • Sınır Ötesi Baskı: Uygurların Aileleri Üzerindeki Çin Polisi’nin Etkileri

Sınır Ötesi Baskı: Uygurların Aileleri Üzerindeki Çin Polisi’nin Etkileri

ABONE OL
January 22, 2025 21:30
Sınır Ötesi Baskı: Uygurların Aileleri Üzerindeki Çin Polisi’nin Etkileri
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Alim ve Annesi Arasındaki Zor Görüşme

Alim ve Annesi Arasındaki Zor Görüşme

BBC Alim’in annesi ekranda belirdiğinde, “Canım oğlum, ölmeden seni göremeyeceğim diye korkuyordum” diye haykırıyor. Bu durum, Alim’i -gerçek adı değil- derinden etkiliyor. Video bağlantısıyla yapılan bu görüşme, Alim’in altı yıl önce ülkesini terk edip İngiltere’ye iltica başvurusunda bulunmasının ardından annesiyle gerçekleştirdiği ilk gerçek görüşme. Ancak bu sevinç, buruk bir hisle karışıyor çünkü görüşme, başka birinin gözetiminde gerçekleşiyor.

Çin’in kuzeybatısında yaşayan Uygur azınlığının çoğu gibi, Alim’in annesi de sıkı bir denetim altında. Daha önce, bir aracının yardımıyla Alim, bir telefonla görüntülü olarak aradığında, başka bir telefonla annesini aratıyor ve böylece iletişim kuruyorlarmış. Ancak bu yöntemle birbirlerinin yalnızca gölgelerini görebiliyor ve boğuk sesler duyabiliyorlarmış; çoğu zaman karşılıklı olarak ağladıkları söyleniyor.

Alim, annesiyle görüşmenin bir bedeli olacağını bildiğini ifade ediyor. Görüşmeyi ayarlayan kişi, bir Çinli polis memuru. Getty Images’e göre, Çin’deki Uygurlar sıkı bir denetim altında yaşıyor ve bir milyondan fazla Uygur’un toplama kamplarında tutulduğu iddiaları gündemde.

Sınır Ötesi Baskı: Uygurların Aileleri Üzerindeki Çin Polisi'nin Etkileri

Çin Polisinin Baskıcı Taktikleri

Çin Polisinin Baskıcı Taktikleri

Görüşmeyi düzenleyen polis, Alim’i daha sonra tekrar arayarak, İngiltere’deki Uygur insan hakları gruplarının toplantılarına katılmasını, bilgi toplamasını ve bunları iletmesini istiyor. Alim, “Ne zaman Londra’da Çin’i protesto etmeye yönelik bir gösteri olsa, arayıp kimlerin katıldığını soruyorlar” diyor.

Sınır Ötesi Baskı: Uygurların Aileleri Üzerindeki Çin Polisi'nin Etkileri

Alim’e, çoğu İngiltere vatandaşı olan Çin’le ilgili insan hakları gruplarının liderleriyle arkadaşlık etmesi ve onları yemeğe götürmesi için para teklif ediliyor. Polis, bunu kuşku çekmeden yapabilmesi için bir paravan şirket kurmayı da öneriyor. Alim’e, daha önce birçok kişi adına çok sayıda paravan şirketin oluşturulduğu da belirtiliyor.

Alttan alta hissettirilen, reddederse ailesinin zarar göreceği tehdidi, Alim’i içinden çıkılmaz bir duruma sokuyor. BBC, hükümetlerin yurtdışındaki muhalif faaliyetleri kontrol altında tutmak için kullandığı taktiklere sınır ötesi baskı denildiğini aktarıyor. Araştırmalar, insanların aileleriyle görüntülü görüşmelerinin, ülke dışındakilere boyun eğdirmenin yaygın bir yöntemi olarak Çin polisi tarafından kullanıldığına işaret ediyor.

Sınır Ötesi Baskı: Uygurların Aileleri Üzerindeki Çin Polisi'nin Etkileri

Dr. David Tobin ve Uygur Mültecileri

Dr. David Tobin ve Uygur Mültecileri

Sheffield Üniversitesi’nden Dr. David Tobin, meslektaşı Nyrola Elima ile birlikte bu konu üzerine kapsamlı bir çalışma yürütüyor. İki uzman, çeşitli ülkelerdeki 200’ün üzerinde Uygur mülteciyle görüşmeler yaptı. Dr. Tobin, Çin dışında yaşayan tüm Uygurların sınır ötesi baskıya maruz kaldığını söylüyor. “En temel taktik, ayrı kalınan ailelerle temas” diyor. Telefonla aramanın mümkün olduğu durumlarda bile Çin’deki ailelerin telefonu açmadığını belirtiyor. Ayrıca, telefonların sürekli dinlendiği ve doğrudan temas kurmanın aileyi tehlikeye atacağı inancının yaygın olduğunu ifade ediyor.

Dr. Tobin, yurtdışındaki kişinin ailesiyle olan ilişkisinin kesilmesinin, Çin polisine kontrollü görüşme teklifi sunma ve kabul edilmediğinde aile için olumsuz sonuçlar doğurma fırsatı sağladığını anlatıyor. Birleşik Krallık sınırları içinde yaşayan yaklaşık 400 Uygur’dan 48’iyle görüşen Tobin, bu kişilerin üçte ikisinin, Çin polisinin kendileriyle doğrudan temas kurduğunu, casusluğa zorlandıklarını ve insan hakları konusunda faaliyet göstermemeleri için baskı yapıldığını aktardığını söylüyor.

Türkiye’deki Durum

Türkiye’deki Durum

Birleşik Krallık’ta yaşayanlardan daha zor durumda olan mülteci grupları da bulunuyor. Türkiye, geleneksel olarak Uygurlar açısından güvenli bir bölge sayılmasına rağmen, 50 bin kişilik Uygur diasporasının bulunduğu bu ülkede, araştırmalara göre konuşulan 148 kişinin yüzde 80’i, Çin yetkililerinin benzer tehditlerine maruz kaldıklarını bildiriyorlar.

2013 yılında Çin’den kaçan Abdurehim Paraç, 2014’te İstanbul’a geldiğinde, “Türkiye, daha önce bildiğimiz her yerden farklıydı. İstediğimiz her yere gidebiliyorduk. Polis bizi taciz etmiyordu. Böyle bir hayatın mümkün olabileceğini hayal bile edemezdim” diyor. Ancak son birkaç yılda Türkiye’deki Uygurlar için durum değişti. Çin polisinin, insanlara birbirlerini izleme ve ajanlık baskısı yapmasının, buradaki mülteci toplumu içerisindeki dayanışma ve birlik duygusunu zedelediği aktarılıyor.

Gençler Arasındaki Korku

Gençler Arasındaki Korku

Facebook’ta paylaşılan bir videoda, memleketlileri tarafından yakalanıp dövüldüğü görülen genç bir Uygur erkeğinin, Çin rejimi için casusluk yaptığını itiraf ettiği anlaşılıyor. Videonun nasıl bir bağlamda çekildiği net değil, ancak İstanbul’daki Uygur diasporası tarafından paylaşılan bu görüntülerde, itiraf eden kişi sosyal medyada yaygın bir şekilde lanetleniyor. Abdurehim Paraç, bu tür paylaşımların çoğalmasının etkisini şöyle anlatıyor: “Gençler, Uygurlarla ilgili protestolar ve toplantılara katılmaya çekiniyor. Araya casusların karışmış olabileceğinden korkuyorlar. Çin’in taktiği işe yarıyor” diyor.

ABD’deki Baskılar

ABD’deki Baskılar

Dr. Tobin, Türkiye’deki yetkililerin bu durumun farkında olduğunu, ancak tepki vermekte geciktiğini düşünüyor; “Bir ülke, yatırımlar konusunda Çin’e ne kadar bağımlıysa, onunla iş birliği yapması veya bazı şeylere göz yumması ihtimali de o kadar artıyor” diyor. Türkiye’nin son yıllarda Çin ile yakınlaştığı izlenimi var ve bu bağlamda Uygur toplumunu koruma konusundaki taahhütleri sorgulanıyor. Türkiye hükümeti, bu konudaki sorularımıza yanıt vermedi.

Çin, yalnızca ekonomik ilişkilerde elinin güçlü olduğu ülkelerdeki diasporayı hedef almıyor. ABD’de yaşayan ve Washington DC’deki Uygur İnsan Hakları Projesi gönüllüsü olan Julie Millsap, Çin yetkililerinin, eşinin ailesi üzerinden kendisine de baskı yapmayı denediğini anlatıyor. ABD doğumlu olan Millsap, eşinin Çin’deki ailesinin, kendisinin Uygurlarla ilgili çalışmaları nedeniyle taciz edildiğini belirtiyor. Millsap’ın eşi Han Çinli ve çift, 2020 yılında ABD’ye göç etmiş.

Julie Millsap, burada Uygurlarla ilgili kampanyalara katılınca, Çin polisi “dost olmak istediklerini” söyleyerek, eşinin ailesinin kapısını çalmaya başlamış. Millsap ve eşi, eşinin kız kardeşinin telefonundan, onun yazdığı gibi, Julie’nin çocuklarının “öksüz ve yetim” kalabileceği tehditkar mesajlar almaya başlamış. Julie, bu mesajların görümcesinin tarzına uygun olmadığını, polis tarafından yazıldığını düşünüyor.

ABD Yönetiminin Çalışmaları

ABD Yönetiminin Çalışmaları

Bir gün, Washington’daki kocasıyla Çin’deki kız kardeşi arasındaki bir video görüşmesi sırasında, “tesadüfen” polis, görümceyi ziyarete gelmiş. Julie, böylece polisleri kayda almak ve onlarla doğrudan konuşma imkanı bulmuş. “Kekeliyordu ve niyetinin kötü olmadığını söyledi” diyor. Çinli polis, Julie’ye, ABD ile Çin arasındaki ilişkilerin “hassasiyetinden dolayı” polisin ABD’deki akrabası olan bölgedeki bütün aileleri ziyaret ettiğini belirtmiş.

Julie, beyaz bir Amerikalı ile etnik Han bir Çin vatandaşının ailelerinin bir Uygur’unkinden çok daha güvende olduğunu biliyor. “Ama yine de polis tacizinden, tehditlerden ve kötü bir gündelik gerçeklikten söz ediyoruz” diyor. Çin yetkililerinin, kendisi gibi yabancı uyruklu kişileri bile çekinmeden hedef alabiliyor olmasını kaygı verici buluyor.

ABD yönetimi, sorunla ilgili resmi yollardan çözüm aramaya başlıyor. Mart ayında, Amerikalı senatörler Sınır Ötesi Baskı Politikaları Yasa Tasarısını gündeme aldı. Bu yasada, sınır ötesindeki kişilerin ailelerinin tehdit edilmesini de kapsayan “dolaylı yoldan baskı” yöntemi dahil bir dizi baskıcı yöntem sıralanıyor. Tasarı onaylandığında, bu tür tehditlerin bildirilebileceği özel bir telefon yardım hattı da oluşturulacak ve Kongre, yasada sıralanan suçları işleyenlere karşı mümkün olan hallerde yaptırım getirebilecek.

Norveç’te yaşayan insan hakları gönüllüsü Abdulweli Ayup, ABD Kongresi’nden çıkacak yasanın doğru yönde bir adım olacağını, ancak Batı hükümetlerinin daha ileri adımlar atması gerektiğini ifade ediyor. Ayup, her bir taciz bildirildiğinde, doğrudan Çin hükümetine soru sorulması ve adı geçen aileler için güvenlik talebinde bulunulması gerektiğini düşünüyor. Batılı hükümetlere hitaben, “Bizler sizin vatandaşlarınız, komşularınız ve vergi mükellefleriniziz. Hükümetlerimiz bazı sorumlulukları üstlenmeli” diyor.

Dr. Tobin, bu konuda tavır alınırken yaşanabilecek sorunlara dikkat çekiyor: “Örneğin, ‘Ailenizle görüşmek ister misiniz?’ diye sormak bir suç değil. Biz bunun bir tehdit olduğunu, toplum içinde güvensizlik ve bölünme yarattığını, zihin sağlığı sorunlarına ve travmaya yol açtığını biliyoruz. Ama yine de bu soruyu sormak Britanya topraklarında suç değil” diyor.

İngiltere İçişleri Bakanlığı, ülke dışındaki muhalifleri korkutma girişimlerinin “kabul edilemeyeceğini”, kolluk güçlerine bildirilmesi gerektiğini kaydediyor ve sınır ötesi baskı konusunda bir araştırmanın tamamlanmak üzere olduğunu bildiriyor. Londra’daki Çin Büyükelçiliği de sorularımıza yazılı bir açıklama yaparak, sınır ötesi baskı iddialarının “tamamen temelsiz” olduğunu ifade etti. Çin hükümeti, “Uygurları ve sınır ötesindeki akrabalarıyla iletişimlerini yasalar çerçevesinde koruduğunu” belirtiyor.

Yaşadığı baskıları polise bildirmeyen Alim, Londra’da yaşayan bir Uygur hakları grubuna, kendisine nasıl ajanlık baskısı yapıldığını itiraf etmiş. Grubun liderlerinden biri, BBC’ye bu tür anlatılara çok sık rastladıklarını ama kendilerine ulaşan verilere göre, Çin polisinin iş birliği taleplerinin hemen tamamının reddedildiğini ifade ediyor. Alim, kararını vermeden önce zorlu bir iç hesaplaşma yaşamış. “Ailem uğruna başkalarına ihanet etmenin, ulusumu satmak anlamına geleceğini anladım. Bunu yapamayacaktım” diyor. “Bunun bir bedeli olacaksa, onu da ödeyeceğim” diyerek, Çin polisinin tekliflerini reddetmiş.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP