Dünya Sağlık Örgütü, metreküpte 100 bekerel üzerindeki radon gazı seviyesini insan sağlığı için zararlı kabul etmektedir. Radon gazı, dünya genelinde çeşitli bilimsel araştırmalar ve uygulamalar için önemli bir konu olmuştur. Bu gazın ölçümleri, radon jeokimyası, çevre mühendisliği çalışmaları, uranyum aramaları, yapısal jeoloji ve fay araştırmaları, jeotermal ve yeraltı suyu çalışmaları gibi pek çok alanda kullanılmaktadır. Ayrıca, radon gazı, depremler ve volkanik aktivitelerin belirlenmesi için de önemli bir araç olarak kabul edilmektedir.
RADON GAZI NEDİR?
Radon, simgesi Rn, atom numarası 86 ve atom ağırlığı 222 olan, renksiz, kokusuz ve tatsız bir gazdır. Doğada tamamen radyoaktif bir yapı sergileyen radon, ilk olarak 1900 yılında F. E. Dorn tarafından keşfedilmiştir.
RADON GAZI NASIL ORTAYA ÇIKAR?
Radon gazı, yeraltındaki uranyumların uzun süreli bozunma süreçleri sonucunda açığa çıkar. Bu gaz, yeraltındaki çatlaklardan yeryüzüne ulaşma eğilimindedir. Özellikle insanların yaşadığı bodrum katları, kapalı spor salonları ve yüzme havuzları gibi mekanlarda birikme riski bulunmaktadır. Bu nedenle, bu tür yerlerin iyi bir hava sirkülasyonuna sahip olması ve düzenli radon gazı testleri yapılması son derece önemlidir.
RADON GAZI VE DEPREM
Günümüzde radon gazı ölçümleri, depremlerin önceden belirlenmesi çalışmalarında en etkili ve önemli yöntemlerden biri olarak kabul edilmektedir. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya, bu yönteme büyük önem vermekte ve bu alanda önemli kaynaklar ayırmaktadır. Bu çerçevede, birçok radon ölçüm ağı oluşturulmuştur. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde depremlerin önceden belirlenmesi amacıyla sadece Parkfield, California bölgesinde 100’den fazla radon ölçüm istasyonu bulunmaktadır.
GÜNDEM
16 April 2025EKONOMİ
16 April 2025GENEL
16 April 2025GENEL
16 April 2025GÜNDEM
16 April 2025SPOR
16 April 2025GÜNDEM
16 April 2025