Duygusal Yeme Alışkanlığı ve Zararları

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Yemek ve Duygusal Bağlantılar

Yemek, hayatta kalma ihtiyacımızın en temel unsurlarından birini oluşturur. Vücudumuz, sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için yiyeceğe gereksinim duyar. Ancak yemek, sadece fiziksel bir ihtiyaç olmanın ötesinde, sosyal bağlarımızı güçlendiren, duygusal bir iletişim aracı olarak da önemli bir rol oynamaktadır. Psikolog Beril Eser, yemek yemenin yalnızca açlığı gidermenin ötesinde, stres, rahatlama ya da ödüllendirme gibi durumlarla da sıkı bir ilişki içinde olduğunu ifade etmektedir. Bu nedenle, duygusal yeme davranışı kontrol edilemez bir hale gelebilir.

Duygusal Yeme Alışkanlığı Nedir?

Duygusal yeme, stresli bir anda, rahatladığımızda veya kendimizi ödüllendirmek istediğimizde ortaya çıkabilir. Eser, yemek ile duygusal bir bağ kurmanın doğaldan öte, bazen zararlı olabileceğini belirtmektedir. Duygusal yeme, zamanla kontrolsüz bir hale gelebilir ve kişide aşırı miktarda yiyecek tüketimi gibi davranışlar gözlemlenebilir. Bu tür yiyecekler genellikle fast-food, abur cubur ya da tatlılar gibi kalorisi yüksek ve besin değeri düşük gıdalardır. Bu noktada, duygusal yeme alışkanlığı ile ilgili olarak bir adım atmak ve önlem almak büyük önem taşımaktadır.

Eser, duygusal yemenin sık yaşanması veya duygusal durumlarla baş etmenin başka yollarının olmaması durumunda bir sorun haline gelebileceğini vurgulamaktadır. “O anda yemek yemek baş etme yöntemi gibi görünse de, bu aslında gerçek sorunları ele almaktan uzaktır. Eğer stres, kaygı, yalnızlık, üzüntü ya da yorgunluk hissediyorsanız, yemek bu duygusal durumlarınızı çözmeyecektir” diyor. Özellikle sıkı diyet uygulayan veya geçmişte diyet geçmişi olan bireylerde duygusal yeme ve yeme ataklarının daha sık görüldüğünü ekliyor. Duygusal yeme genellikle otomatik bir davranış haline gelir; yemek, bir baş etme yöntemi olarak ne kadar sık kullanılırsa, o kadar alışkanlık kazanır.

Duygusal Yeme Alışkanlığının Zararları

Duygusal yemenin birçok psikolojik rahatsızlığa yol açabileceğini belirten Psikolog Beril Eser, en yaygın görülen psikolojik sorunlardan birinin depresyon olduğunu ifade etmektedir. Eser, duygusal yeme sürecinin beraberinde getirebileceği psikolojik sorunları şu şekilde açıklamaktadır:

• Kişiler, duygusal yeme sırasında yoğun suçluluk, pişmanlık ve öfke gibi duygular yaşayabilirler. Eğer yeme ve duygular arasındaki döngü değişmezse, bu duygular daha da derinleşebilir ve bireylerin davranışlarında depresif semptomlar görülebilir.
• Ayrıca, yoğun kaygılı düşüncelerin varlığı ile kaygı bozukluğu da gelişebilir. Duygusal yeme sonrasında kişiler umutsuzluğa kapılabilir ve “Bu nasıl geçecek?” veya “Ben iyileşemeyecek miyim?” gibi düşüncelerle baş başa kalabilirler.

Eser, yemekle olan ilişkinin tamamen duygusal bir hale geldiği, farklı duyguların devre dışı bırakıldığı ve yiyecek miktarının kontrol edilemez bir noktaya ulaştığı durumlarda, duygular ve yemek arasındaki bu işlevsiz döngüyü kırmak için bir uzmandan yardım almanın gerekliliğini vurgulamaktadır.