Bipolar bozukluk, halk arasında manik depresif psikoz olarak da bilinen, bireylerin ruh hallerinde aşırı dalgalanmalarla karakterize edilen ve yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen bir ruh sağlığı hastalığıdır. Bu durum, bireylerin akademik ve sosyal yaşamlarında önemli zorluklar yaratabilir. Peki, bipolar bozukluk nasıl anlaşılır? Bu bozukluğun belirtileri nelerdir?
Günlük yaşamda karşılaşılan normal iniş-çıkışlardan farklı olarak, bipolar bozukluğu olan bireyler, bir anda kendilerini çok enerjik ve mutlu hissederken, kısa bir süre sonra derin bir karamsarlık ve içine kapanma hali yaşayabilirler. Bu keskin ruh hali değişimleri, iş yerinde, okulda, aile ve arkadaş ilişkilerinde sorunlara yol açabilir.
Bipolar bozukluğun kesin nedenleri tam olarak bilinmemektedir; ancak bu hastalığın gelişiminde birçok faktörün bir arada etkili olduğu düşünülmektedir. Bu faktörler arasında:
Bipolar bozukluk, genellikle manik dönemlerin ardından depresif dönemlerle birlikte seyreder. Bu süreçte, kişi manik bir dönemden sonra haftalarca veya aylarca normal ruh haline dönebilir. Ancak, hastalığın yeniden alevlenmesiyle birlikte depresif dönem başlayabilir ve bu dönem, kişinin mutsuz, karamsar ve kaygılı hissetmesine neden olabilir. Genellikle 20-25 yaşları arasında başlayan bu ruh hali değişiklikleri, bireyin günlük yaşamına uyum sağlamasını ve sosyal ilişkilerini sürdürmesini zorlaştırabilir.
Mani dönemi, kişinin aşırı neşeli ve enerjik olduğu bir dönemdir. Bu dönemde bireyler, genellikle aşırı konuşkan, sinirlenmeye eğilimli ve sosyal uyumda bozulmalar yaşayabilirler. Mani döneminin belirtileri şunlardır:
Depresif dönem, bireyin keyifsizlik, yorgunluk ve karamsarlık hissi yaşadığı bir dönemdir. Bu dönemde görülebilecek belirtiler şunlardır:
Bipolar bozukluğun tanısı genellikle aile öyküsü ve klinik izlenimle konulmaktadır. İlk atak türü, bipolar bozukluğun belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Eğer ilk atak depresifse, tanı koyma süreci zorlaşabilir. Bipolar tanısının net bir şekilde konulabilmesi için manik ve depresif atakların gözlemlenmesi gerekmektedir. Ayrıca, alkol veya madde bağımlılığı gibi sorunların varlığı tanı koymayı zorlaştırabilir.
Bipolar bozukluğun tedavi süreci, hastanın doktoruyla iş birliği ve aile desteği ile başarılı bir şekilde yürütülmektedir. Atak dönemlerinde hastalar genellikle ne hissettiklerini veya ne yaşadıklarını tam olarak kavrayamayabilirler. Tedavi, atakların önlenmesi ve duygusal dengeyi sağlamak amacıyla düzenlenmektedir. Depresif dönemlerde antidepresanlar, manik dönemlerde ise gerekirse antipsikotik ilaçlar kullanılabilir.
Bipolar bozukluk, ataklar dışında bireyin normal yaşamını sürdürebildiği bir hastalıktır. Bu nedenle tedavi süreci yalnızca atakların tedavisinden ibaret olmamalıdır; aynı zamanda atakların önlenmesine yönelik de olmalıdır. Aile üyeleri, hastanın tedavi sürecinde önemli bir rol oynamakta ve destekleyici bir yaklaşım sergilemeleri gerekmektedir. Hastaların çoğu, durumlarını kabullenmekte zorluk çekebilirler. Bu nedenle, aile bireylerinin hastalık dönemine yönelik farkındalıklarının yüksek olması büyük önem taşımaktadır.
Bipolar bozukluğun önlenmesi için aşağıdaki önerilere dikkat edilmelidir:
GÜNDEM
10 gün önceEKONOMİ
10 gün önceGENEL
10 gün önceGENEL
10 gün önceGÜNDEM
11 gün önceSPOR
11 gün önceGÜNDEM
11 gün önce