Sürdürülebilir beslenme, küresel gıda sistemimizin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için kritik bir öneme sahiptir. Beslenme ve diyet uzmanı Prof. Dr. Muazzez Garipağaoğlu, “Sürdürülebilir beslenme, güncel bir konu olmasına rağmen aslında yeni bir kavram değildir” şeklinde vurguladı. “Sağlıksız Üretimler Büyük Risk Taşıyor”
Prof. Dr. Garipağaoğlu, “Sürdürülebilirliği olmayan ve sağlığı olumsuz etkileyen gıda üretimleri, hem insan sağlığı hem de dünya için büyük riskler oluşturmaktadır” dedi. Bu bağlamda, sürdürülebilir beslenme modeli ile ilgili temel bilgileri Cumhuriyet.com.tr’den Melis Gülercan’a açıkladı.
Sürdürülebilir beslenme, sağlıklı yaşamı destekleyen, çevre üzerinde düşük etki bırakan, gıda ve beslenme güvenliğini sağlayan, insan ve doğal kaynakları optimize eden, biyoçeşitliliği koruyan, kültürel olarak kabul gören, erişilebilir, ekonomik, beslenme açısından yeterli ve güvenli bir beslenme alışkanlığı olarak tanımlanmaktadır. Bu kavram, dünya nüfusunun artışı, iklim değişikliği, yaşam tarzındaki değişiklikler ve şehirleşme gibi faktörlerle yeniden önem kazanmıştır.
Sürdürülebilir beslenme, daha yaşanabilir bir dünya oluşturmak için gıda israfını azaltmayı, çevreye en az zarar verecek şekilde beslenmeyi ve beslenmeye bağlı bulaşıcı olmayan hastalık riskini minimize etmeyi hedefler. Aynı zamanda, yaşamın her aşamasında fiziksel, zihinsel ve sosyal açıdan iyi olma halini desteklemesi beklenir. Sürdürülebilirlik, dünya genelinde gıdaya erişimdeki adaletsizlikleri önlemeyi amaçlamaktadır; bu nedenle sürdürülebilir tarım ve gıda üretim sistemleri büyük önem taşımaktadır.
Yetersiz, dengesiz ve aşırı beslenmenin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için doğru besin tercihleriyle beslenmenin iyileştirilmesi, milenyumun öncelikli hedefleri arasında yer almaktadır. Bu konuda, Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere birçok kuruluş, beslenmeyi iyileştirme yaklaşımları ve stratejileri üzerinde çalışmalar yapmaktadır.
Günümüzde tüketiciler de sağlıklarını korumak amacıyla daha bilinçli davranmaya çalışmakta, ilaç kullanmak yerine doğru beslenerek sağlıklarını koruma yolları aramaktadır. Tıbbın babası olarak bilinen Hipokrat’ın 2500 yıl önce “Besinler ilacınız, ilacınız besininiz olsun” sözü bu hedefe zemin hazırlamıştır.
Bu bağlamda, doğal, organik ve sağlıklı beslenme modelleri gibi çeşitli arayışlar gündeme gelmiştir. Sürdürülebilirlik kavramı, beslenme alanında da önemli bir yer edinmiştir.
Sürdürülebilir sağlıklı beslenme alışkanlığı, aşağıdaki unsurları içerir:
Akdeniz Beslenme Modeli, sürdürülebilir beslenme alışkanlığı için mükemmel bir örnek teşkil etmektedir. Amerikalı bilim insanı Ancel Keys tarafından keşfedilen bu model, soğuk sızma zeytinyağı, sebzeler, meyveler, ekmek, tahıllar, kuru baklagiller ve kuru yemişlerin bolca tüketilmesini, balık, tavuk, yumurta, süt ürünleri ve kırmızı şarabın ise orta seviyede tüketilmesini önerir. Şeker ve tatlılar ile kırmızı etin ise az miktarda tüketilmesi sağlıklı bir yaklaşım olarak benimsenir.
Akdeniz Beslenme Modeli, 2010 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından insanlığın kültürel mirası olarak kabul edilmiştir. 2012 yılında da Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından gezegenin en sürdürülebilir beslenme modeli olarak tanımlanmıştır.
GÜNDEM
10 gün önceEKONOMİ
10 gün önceGENEL
10 gün önceGENEL
10 gün önceGÜNDEM
11 gün önceSPOR
11 gün önceGÜNDEM
11 gün önce