Kolon Kanseri Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Kolon Kanseri Hakkında Bilmeniz Gerekenler

ABONE OL
January 22, 2025 00:07
Kolon Kanseri Hakkında Bilmeniz Gerekenler
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye’de akciğer kanserinden sonra en yaygın görülen kanser türü kolon kanseridir. Bu bağlamda, uzmanlar tarafından bu hastalığın bilinmeyen yönleri ve alınması gereken önlemler hakkında bilgi verilmektedir. Prof. Dr. İlker Sücüllü, kolon kanseri ile ilgili önemli bilgiler sunmaktadır.

Kolon Kanseri Nedir, Nasıl Başlar?

Prof. Dr. İlker Sücüllü, kolon kanserinin oluşumunu şu şekilde açıklamaktadır: “Vücutta hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalması kanserin temel nedenidir. Vücudun her bölgesindeki hücreler kanserleşebilir. Kolondan kaynaklanan kanser türüne ise kolon kanseri denir. Genellikle kolon iç tabakasında bulunan ve ‘polip’ adı verilen küçük oluşumlarla başlar. Poliplerin kansere dönüşme süreci yaklaşık 5 ila 7 yıl alabilir; ancak her polipin kansere dönüşeceği kesin değildir.”

Prof. Dr. Sücüllü, en sık karşılaşılan polip türlerini şu şekilde sıralamaktadır:

  • Adenomatöz polip (adenom): Bu polipler kansere dönüşme potansiyeline sahiptir. Henüz kanserleşmemiş ancak kansere dönüşme riski yüksek lezyonlardır.
  • Hiperplastik polip: Daha yaygın olan bu polipler genellikle kansere dönüşmezler.

Kolon duvarı birçok katmandan oluşur. Kolon kanseri, mukoza adı verilen en iç katmandan başlar ve diğer tabakalara doğru büyüyerek çevredeki lenf ve kan damarlarına yayılabilir.

Yaş Faktörü Çok Önemlidir

Kolon kanserinde değiştirilemez risk faktörleri hakkında şunları söyleyen Prof. Dr. Sücüllü, “Yaş en önemli risk faktörüdür; 50 yaşından sonra kolon kanseri riski belirgin bir şekilde artmaktadır. Ayrıca, iltihabi bağırsak hastalıkları (örneğin, Crohn hastalığı veya ülseratif kolit) gibi durumlar da bağırsakların uzun süre iltihaplanmasına sebep olabilir ve bu durum zamanla displazi adı verilen kanser öncesi lezyonlara dönüşebilir. Bu hastalık grubundaki bireylerin kolon kanseri riski daha yüksek olduğu için daha erken yaşlarda ve sık aralıklarla takip edilmeleri gerekmektedir.”

Aynı zamanda, ailesinde kolon kanseri veya adenomatöz polip öyküsü olan bireyler yüksek risk grubundadır. Özellikle birinci derece akrabalarında kolon kanseri tanısı alanların dikkat etmesi gereken bir husustur; eğer bu akrabalar 45 yaşından önce bu tanıyı almışlarsa risk daha da artar. Her 5 hastadan 1’inde ailede kolon kanseri tanısı almış biri bulunmaktadır. Bu nedenle, aile öyküsü olan bireylere 50 yaş beklenmeden 35-40 yaş civarında kolonoskopi yapılması önerilmektedir.

Kolon Kanserinden Korunmak Mümkün Mü?

Kesin bir korunma yöntemi olmamakla birlikte, Prof. Dr. Sücüllü, kişinin önlenebilir risk faktörlerine dikkat etmesi durumunda riskin azaltılabileceğini belirtmektedir. “Düzenli taramalar ile kolon kanseri erken evrede tespit edilebilir ve tedavi edilebilir. Henüz kansere dönüşmemiş polipler kolonoskopik olarak çıkartılarak kanserin önlenmesi mümkün olabilir.”

Kolon Kanseri Kısa Sürede Mi Anlaşılır?

Prof. Dr. Sücüllü, anormal hücrelerin büyüyerek polip oluşturması ile kolon kanseri gelişimi arasında geçen sürenin yaklaşık 7-10 yıl olduğunu ifade etmektedir. Düzenli tarama ile polipler kansere dönüşmeden çıkartılabilir.

Kolon Kanserinde Senkron ve Metakron Ne Demektir?

Eş zamanlı olarak kolonun iki farklı bölgesinde kanser tespit edilmesi durumuna senkron tümör adı verilir ve bu, %2-12 oranında görülmektedir. Farklı zamanlarda ve farklı kolon bölgelerinde kanser tespit edilmesi ise metakron tümör olarak adlandırılmaktadır.

Kolon Kanserinde Tarama Yöntemleri Nelerdir?

Gaitada gizli kan testi, kolay uygulanabilirliği ve maliyetinin düşük olması nedeniyle tüm toplum için en pratik tarama yöntemlerinden biridir. Burada, hastanın verdiği örnekte gaitada kan olup olmadığı anlaşılır ve eğer pozitif sonuç alınırsa hasta kolonoskopi için yönlendirilir. Risk faktörü olmayan bireylerde tarama 50 yaşında başlamalıdır. 10 yılda bir kolonoskopi yapılması önerilen altın standarttır. Bu inceleme ile sadece kanser tespit edilmez, aynı zamanda kanser öncüsü polipler de bulunup çıkartılabilir, dolayısıyla kolonoskopi aynı zamanda tedavi aracı da olabilmektedir.

Kolonoskopinin uygun olmadığı hastalarda 5 yılda bir sigmoidoskopi (kısa kolonoskopi) ve dışkıda gizli kan testi alternatif olarak kullanılabilir. Anne, baba, kardeş gibi yakın akrabalarda kolon kanseri saptanan bireylere tarama 40 yaşında veya en genç kanser tanısı almış akrabasından 10 yıl önce başlanmalıdır. İlk kolonoskopi normal ise takip 5 yıllık aralarla devam etmelidir.

Kolon Kanserinde Tedavi Şekilleri Nelerdir?

Kolon kanseri tedavisi, genel cerrahi, onkoloji, nükleer tıp, radyoloji ve patoloji uzmanlarından oluşan multidisipliner bir kurulun gözetiminde gerçekleştirilir. Cerrahi tedavi açık cerrahi, laparoskopik cerrahi ve robotik cerrahi yöntemleri ile uygulanabilir. Cerrahi müdahalede, kanserli kolon kısmı çıkartılır ve ardından sağlam uçlar birbirine bağlanır.

Kolon Kanserinde Laparoskopik Cerrahinin Farkı Nedir?

Açık cerrahi yöntemle yapılan kolon ameliyatları, karın cildinde uzun kesiler ile gerçekleştirilmektedir. Bu uzun kesiler, ameliyat sonrası ağrı ve karın içi yapışıklıklara yol açarak hastaların hastanede kalış süresini ve normal yaşama dönme sürelerini uzatmaktadır. Laparoskopik cerrahide ise cerrah, yarım santimetre genişliğinde bir kesi yaparak buradan karın içine laparoskop adı verilen ince bir teleskop yerleştirir. Cerrah, karın içini değerlendirip hastalığın durumunu belirledikten sonra diğer küçük kesilerden cerrahi aletleri kullanarak ameliyata başlar. Hastalıklı kolon kısmı yine küçük bir kesiden çıkarılır.

Her hasta veya hastalık laparoskopik cerrahi için uygun olmayabilir. Önemli olan, hangi teknik uygulanırsa uygulansın başarılı bir cerrahinin gerçekleştirilmesidir. Bu nedenle, başarılı bir laparoskopik cerrahi için tecrübe ve deneyim büyük önem taşımaktadır. Laparoskopik cerrahinin avantajları arasında, yapılan kesilerin küçüklüğü nedeniyle hastanede kalış süresinin ve günlük yaşama dönüş süresinin daha kısa olması, ameliyat sonrası ağrının çok daha az olması ve kesi yerlerinden kalan yara izinin daha az olması sayılabilir. Bu nedenlerle, laparoskopik cerrahide daha hızlı bir iyileşme süreci gözlemlenmektedir.

Düzenli Beslenme ve Fiziksel Aktivite ile Kolon Kanseri Riskini Azaltan Unsurlar

  • Göbek çevresinin artmasına neden olan kilo alımı ve obeziteden kaçınılmalıdır.
  • Sigara ve alkolden uzak durulmalıdır.
  • Kırmızı ve işlenmiş et tüketimi azaltılmalıdır.
  • D vitamin ve kalsiyum düzeyi normal seviyelerde tutulmalıdır.
  • Menopoza geçiş döneminde hormon tedavisi düşünülmelidir.
  • Düzenli aspirin kullanımı önerilmektedir.

Kolon Kanserinde Değiştirilebilir Risk Faktörleri Nelerdir?

  • Aşırı kilolu veya obez olmak: Her iki cins için de bir risk faktörüdür; erkeklerde biraz daha yaygındır.
  • Fiziksel aktivite: Aktif bir yaşam tarzının olmaması, kişiyi risk grubuna sokar. Günde düzenli 30-60 dakika spor yapılması riski %40 oranında azaltır.
  • Beslenme alışkanlıkları: Kırmızı et ve işlenmiş et ürünleri, aşırı yağlı ve kalorili gıdalar ile yüksek ısıda pişirilen gıdalar (mangal, ızgara vb.) kolon kanseri riskini artırdığı bilinmektedir. Bunun yanı sıra, sebze ve meyve açısından zengin, bol lifli diyet ve probiyotikler bu riski azaltabilir.
  • Multivitamin desteği: Düzenli olarak folik asit, D vitamini ve kalsiyum preparatlarının kullanılması riski azaltabilir.
  • Sigara: Kolon kanseri riskini artırır.
  • Alkol: Kadınlarda günde 1, erkeklerde günde 2 kadeh alkol tüketimi risk faktörüdür.
  • Ailede kolon polibi veya kolon kanseri varlığı: Böyle bir durumda genetik danışmanlık almak ve genetik testler yaptırmak riski azaltabilir.

Kolon Kanseri Belirtileri Nelerdir?

  • Dışkıda kan görülmesi: Dışkı parlak kırmızı veya koyu siyah renkli olabilir. Hastaların %35-60’ında dışkıda kan veya gaitada gizli kan bulunabilir.
  • Karın ağrısı: Kramp tarzında aralıklı gelen karın ağrıları görülebilir.
  • Dışkılama alışkanlıklarında değişiklik: Hastaların %25’inde bir haftadan uzun süreli kabızlık veya ishal dönemleri olabilir. Dışkı çapında incelmeler gözlemlenebilir.
  • Dışkının tam olarak boşalamama hissi.
  • Zayıflama: Diyet yapılmadan kilo kaybı yaşanabilir.
  • Anemi.
  • Bağırsak tıkanıklığı: Büyüyen tümörün bağırsak tıkanıklığına yol açması acil bir durumdur.
  • Bağırsakta delinme (perforasyon): Tümörün yarattığı tıkanıklık sebebiyle gelişebilir. Bu durum da acil cerrahi müdahale gerektirir.
  • Hastaların yaklaşık %3’ünde herhangi bir belirti olmayabilir.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP