Bundan tam 24 yıl önce, 17 Ağustos 1999 tarihinde Türkiye, tarihinin en karanlık günlerinden birini yaşadı. 7.4 büyüklüğündeki deprem, merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olmak üzere, yaklaşık 45 saniye sürdü ve Ankara’dan İzmir’e kadar geniş bir alanda hissedildi. Bu trajik olayın yıldönümünde, AKUT İstanbul Ekip lideri Adem Ceran, Cumhuriyet TV ekranlarında depreme ilişkin alınması gereken önlemleri detaylı bir şekilde aktardı.
Adem Ceran, olası bir deprem anında müdahale ekiplerinin de depremzede olabileceğine dikkat çekerek, “Kurtarma kapasitemiz yüksek olmakla birlikte, önemli bir kısmı İstanbul’da bulunuyor. Dolayısıyla İstanbul’da bir deprem olması halinde, ben, ailem ve yakınlarım depremzede olacağımız için birkaç gün, belki daha uzun süre kurtarma faaliyeti yürütemeyebilirim. Benim ailem Hatay’da yaşıyor. Deprem olduktan sonra onlara ulaşıp iyi olduklarını öğrenebildim. Eğer ulaşamasaydım, arama-kurtarma çalışmalarına katılamayacaktım. Bu yüzden güvendiğimiz Anadolu’da bulunan ekiplerimiz var.”
Ceran, İstanbul’un mesai giriş-çıkış saatlerinde bile olağanüstü bir yoğunluk yaşandığını ve bu durumun ulaşım ve iletişimde büyük aksamalara yol açtığını vurguladı. “Türkiye genelinde ne kadar eğitimli insan var ve gerekli malzemelere sahipler mi? Bu sayıya hakim değiliz. Ancak eğitim alan çok sayıda insan olduğunu biliyorum. Bu insanların doğru enkazlara yönlendirilmesi gerekiyor. En büyük sorunumuzun iletişim ve ulaşım olacağını öngörüyorum. Son yaşadığımız depremde de en büyük sorunlar bunlardı.”
Ceran, yeni gönüllülere ihtiyaç duyduklarını belirterek, “Gönüllü ve malzeme sayımızı artırarak operasyonel kapasitemizi güçlendirmeliyiz. Depremlerden sonra arama-kurtarma alanında pek çok dernek açıldı. Çok fazla sayıda gönüllü bizim gibi arama-kurtarma derneklerine katılmaya çalıştı. Ancak bu durumun geçici bir heves olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden ilk günlerde on binlerce başvuru alacağımızı bildiğimiz halde, İstanbul’da başvuruları açmadık. İnsanların sakinleşmesi ve rutinlerine dönmesi gerekiyordu. Nisan ayından beri eğitimlerimize hızla başladık ve sürdürüyoruz.”
Ceran, depremlere karşı önlem almanın önemine dikkat çekerek, “En önemli tedbir sağlam evdir. Genellikle deprem anına odaklanıyoruz. Ancak deprem öncesinde sağlam binalara geçmeye çalışmak, sabitlenmiş mobilyalar kullanmak, deprem sigortası temin etmek ve aile afet planı oluşturmak gerekiyor. Kurtarmaya takılı kalmış durumdayız. Yıkılan binaların olmadığı bir depremde kurtarma ekiplerine ihtiyaç yok ama ne yazık ki kendi kendine yıkılan binaların olduğu bir şehirde yaşıyoruz. Gönüllülerimizin hepsinin farklı meslekleri var; doktor, öğretmen gibi. Kendi işlerini bırakıp insan kurtarmaya koşuyorlar.”
Ceran, acil durum çantası ve aile afet planı hazırlamanın hayati önem taşıdığına vurgu yaparak, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Dernek olarak sadece arama-kurtarma çalışmaları değil, toplumu bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları da yapıyoruz. İş yerlerinde bulunan acil durum müdahale planları vardır. Bir işyeri nasıl kendi yangınını ya da depremini yönetmek için bir plan oluşturuyorsa, biz de kendi hane halkımız ile bir plan oluşturmalıyız. Acil durum toplanma alanımız neresi? Şehir dışındaki irtibat kişimiz kimdir? Acil durum çantasına koyduğumuz ürünlerin son kullanma tarihi ne zaman dolacak? Elimizdeki telefonların her zaman çalışır halde olmasına alışığız ve verilere erişebileceğimizi düşünüyoruz. Ancak yazılı notlara ve sabit planlara ihtiyacımız var. Acil durum çantamda su, yiyecek, powerbank, ısıtıcı gibi bana bir süre yetecek malzemeleri bulundurmalıyım. Elbette bu, binanın yıkılmadığı senaryo.”
GÜNDEM
19 April 2025EKONOMİ
19 April 2025GENEL
19 April 2025GENEL
19 April 2025GÜNDEM
19 April 2025SPOR
19 April 2025GÜNDEM
19 April 2025